Gini Katsayısı: Lorenz eğrisi ile bir ülkedeki gelir dağılımı eşitsizliğini değerlenmek istediğimizde karşımıza bu değerlendirmeyi yapmanın bir başka yolu daha çıkar. Bu yol İtalyan istatistikçi Corrado Gini tarafından 1912 yılında gösterilen yöntemi izlemektir. Lorenz eğrisi ile diyagonal arasında kalan alan ile Lorenz eğrisinin altında kalan alanın toplamına oranına Gini katsayısı denir. Bu durumu bir grafik üzerinde ifade etmek gerekirse, Gini katsayısı X alanı ile X ve Y alanlarının toplamı arasındaki orandan ibarettir: .
Gini katsayının değerinin sıfır olması için bir ülkede gelirin tam eşit şekilde bölüşülmesi gerekir. Bunun yanı sıra bir ülkede gelirden en fakir yüzde yirmi ve onu izleyen ikinci, üçüncü, dördüncü yüzde yirmilik gruplar gelirden sıfır pay almışlarsa yani gelirin tümünü en zengin yüzde yirmilik grup ele geçirmişse Lorenz eğrisi diyagonalin sağ kısmından ( 0CD ) ibaret olur. Böyle bir durumda Gini katsayısı bir olur ve Y alanı sıfırıdır. Gini katsayısının G = 0 ve G = 1 olduğu özel durumlar birlikte düşünülürse, Gini katsayısının değeri arttıkça gelir dağılımındaki eşitsizliğin de arttığı sonucuna ulaşılır.
Gelir dağılımındaki eşitsizliği Gini katsayısı ile beraber kolayca değerlendirmek mümkün olmakla beraber, Gini katsayısına dayalı zamanlar arası eşitsizlik analizlerinde ihtiyatlı gerekir. Bu hususu daha kolay açıklamak için A ülkesinde 2005 yılında ve 2010 yılında Gini katsayısının sırasıyla 0.45 ve 0.40 olduğunu kabul edelim. Bu rakamlar yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde değerlendirilirse, A ülkesinde 2005 yılına kıyasla 2010 yılında gelir dağılımının daha eşit hale geldiği sonucuna ulaşılır.
Ancak böyle bir değerlendirme nüfusun en fakir yüzde yirmilik bölümü için yukarıdaki şekilde gösterildiği gibi doğru olmayabilir. A ülkesi için 2005 yılına ve 2010 yılına ilişkin iki Lorenz eğrisinin yer aldığı şekilde 2010 yılı Lorenz eğrisi 2005 yılı Lorenz eğrisine kıyasla diyagonala daha yakın olmakla birlikte, nüfusun yüzde yirmisinin gelirden aldığı pay azalmıştır: Gelir dağılımı genelde iyileşmekle beraber, nüfusun en fakir kısmı daha fakir hale gelmiştir. Böyle bir durumda A ülkesinde gelir eşitsizliğinin azaldığını söylemek pek anlamlı olmaz.
Gini katsayısının yetersizliğine yönelik yukarıdaki açıklamalar değerlendirilirken, bu açıklamaların Gini katsayısına dayalı ülkeler arası kıyaslamalar için de geçerli olduğunu unutmamak gerekir. A ve B ülkelerinde 205 ve 2010 yıllarında Gini katsayısının sırasıyla 0.45 – 0.40 ve 0.40 – 0.45 olmasına rağmen, 2010 yılında nüfusun en fakir yüzde yirmisinin gelirden aldığı pay B ülkesinde aynı kalırken A ülkesinde azalmış olabilir. Bir başka deyişle, 2010 yılında B ülkesine kıyasla A ülkesinde gelir dağılımında genelde bir düzelmenin olmasına rağmen, nüfusun en fakir yüzde yirmisi B ülkesine kıyasla A ülkesinde daha fakir hale gelmiştir. Böyle bir durumda B ülkesine kıyasla A ülkesinde 2010 yılında gelir eşitsizliğinin azaldığını söylemek yine pek anlamlı bir değerlendirme değildir.