İşsizlik nedir? Bir ülke sınırları içindeki vatandaşlardan durumu çalışmaya elverişli olmasına ve çalışmak istemesine rağmen bir kısmının işinin olmaması durumuna denir. Anlaşıldığı gibi işsizlik, durumu çalışmaya elverişli vatandaşların bir bölümünün kendi istekleriyle çalışmamasında yani iradi olarak işsiz olmalarından kaynaklanan bir durum değildir. İşsizlik çalışmaya elverişli olup çalışmak isteyen ve iş bulamadıklarından dolayı yani gayri iradi olarak işsiz olmalarından kaynaklanan bir durumdur. Yani işsizlik kavramı hem iradi hem de gayri iradi işsizliği değil, sadece gayri iradi işsizliği kapsar.
Geçici işsiz, istifa edip başka kurumda iş ararken ki geçen sürede yaşanılan işsizlik türüdür. Yapısal işsizlikte ise çalışanların bir kısmının işini kaybetmelerinin nedeni işgücünün teknolojideki ve talepteki değişmelere anında uyum sağlayamamasıdır.
Bir ekonomide reel GDP azalınca üretilen mal ve hizmet miktarı azalır ve çalıştırılan emek miktarı da azalır, yani işsizlik artar. Tam tersi durumda ise reel GDP artınca üretilen mal ve hizmet miktarı da artar dolayısıyla da çalıştırılan emek miktarı da artar, işsizlik azalır. Özetlemek gerekirse, reel GDP ile işsizlik arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Reel GDP artınca (azalınca) işsizlik azalır (artar). GDP ile ters yönlü hareket eden değişkenlere ‘karşı yönlü devrevi değişken’ denildiğini düşünürsek, işsizlik karşı yönlü devrevi bir değişkendir.
İşsizlik, sosyal maliyeti ve iktisadi maliyeti olan ve bu nedenle de hiç arzulanmayan bir olgudur. İşsizliğin sosyal maliyeti, işsiz kalan insanların gelirlerini, kendilerine verdikleri değeri, arkadaş çevrelerini ve sosyal itibarlarını kaybetmeleridir. İşsizliğin işsiz kalanların refah düzeylerinin ciddi bir biçimde düşmesi biçimindeki dolaysız sosyal maliyeti yanında, dolaylı bir sosyal maliyeti de vardır. İşsizlik toplumda alkolizmin yaygınlaşmasına ve suç oranının yükselmesine yol açar ve toplumsal dayanışmayı ve huzuru bozar. İşsizliğin sosyal maliyetini azaltmak amacıyla, Türkiye de dahil olmak üzere bir çok ülkede işsizlere işsizlik tazminatı gibi işsizlik ödemeleri yapılır.
Ayrıca ekonomi durgunluk içine girdiğinde, işsizlik sigortasının olduğu ekonomilerde hükümetin işsiz kalanlara yaptığı ödemeler yani kısaca işsizlik ödemeleri kendiliğinden artar. Bu şekilde işsiz kalanların harcamalarında ve buna bağlı olarak tüketimde, planlanan harcamada ve reel GDP’de, işsizlik ödemelerinin olmadığı duruma göre daha az bir azalma olur. Dolayısıyla işsizlik ödemeleri, otonom harcamada meydana gelen bir değişmenin reel GDP üzerindeki etkisini kendiliğinden yani herhangi bir hükümet müdahalesi olmadan azaltan bir unsurdur. Kısaca otomatik bir istikrarlandırıcıdır.
İşsizliğin iktisadi maliyeti ise, işsizlerin çalışmamaları durumunda ortaya çıkacak üretim kaybıdır. Bu doğrultuda işsizlik kıtlıkla mücadele etmeyi zorlaştırır. İşsizliğin iktisadi maliyeti GDP açığı kavramı ile ölçülür.