DataKapital Blog

Togg ve Karşılaştırmalı Üstünlükler

Ricardo Mutlak Üstünlükler

Karşılaştırmalı üstünlükler üzerinden, korumacılık ve liberalizasyon/deregülasyonun büyük tartışması, Türkiye için yerli otomobil olan TOGG özelinde tekrar alevlendi. Bu konudaki büyük stratejik problem şudur : Bir mal ve hizmeti gümrük duvarlarını kapatarak, korumacı önlemlerle içeride mi üretmeliyim? Yoksa gümrüğü serbest bırakarak ithalatla mı ikame etmeliyim? Bu sorulara makro ölçekte farklı ideolojik şablonlardan farklı cevaplar var. En akla yatkını ticaretin toplam işgücü tasarrufu üzerinden analizi olan ve yaygın olarak bilinen Ricardo’nun karşılaştırmalı üstünlükler teorisidir.

İktisat ilgilisi pek çok insanın bildiği gibi karşılaştırmalı üstünlükler teorisi iki farklı ülkenin, farklı verimlilikle üreteceği ürünleri mübadele etmesi ile işgücü tasarruf etmesi fikrine dayanıyor. Diyelim ki bir birim işgücü ile iki farklı ülkenin yapabilecekleri üretim aşağıdaki gibi olsun;

Ülke Ürün(1)-Araba Ürün(2)-Buğday
A ülkesi 5 15
B ülkesi 10 10

Bu durumda A ülkesi 1 birim işgücü kullanarak 5 araba üretirken, 15 buğday üretebilmekte. B ülkesi ise aynı işgücü ile 10 birim araba üretebilirken 10 birim buğday üretebilmektedir. A ülkesinin her iki üründe 30 birimlik bir üretim hacmine ulaşması için; Araba için 6, buğday için 2 birimlik işgücüne ve toplamda 8 birimlik işgücüne ihtiyacı vardır. B ülkesinin aynı hacime ulaşması da, araba için 3 birimlik, buğday içinse 3 birimlik işgücü sağlaması ile mümkün olur.

Şimdi her iki ülke toplamda 14 birimlik işgücü ile 60/60 birimlik bir küresel ekonomi oluşturmayı başardı. Peki aynı ölçekte küresel bir mal ve hizmet kompozisyonuna mübadele ile daha verimli bir şekilde ulaşılabilir miydi? Teorik cevap evet.

Bunu yapmak için her ülkenin diğerine verimlilikte mutlak olarak üstün olduğu malı ürettiğini varsayalım. A ülkesi sadece Buğday üreterek küresel buğday üretim hedefi olan 60 birimi tek başına tedarik etsin ve B ülkesi mutlak olarak üstün olduğu arabayı üreterek yine küresel 60 birimlik tedarik hedefini tek başına sağlasın. Bu durumda A ülkesi 4 birim işgücü kullanarak 60 birim buğday ve B ülkesi 6 birim işgücü kullanarak 60 birim araba üretir ve bunlar aralarında bağday ve arabaları 1:1 olarak mübade ederlerse her iki ülkede bir önceki 30/30 üretim düzeyini içsel olarak yakalamış olur. Peki fark nerede? Kullanılan toplam işgücünde. Ülkeler sadece üstün malları üreterek önceki üretimi bu kez 10 birim işgücü kullanarak yakaladı ve önceki korumacı modele göre 4 birim işgücü tasarruf edilmiş oldu. Bu küresel refah açısından olumlu bir senaryo gibi görünüyor. Peki A ülkesi içinde olumlu mu?

Burada sorunun cevabı başka bir soruya bağlı : Ekonomik aktivitenin amacı nedir? Bu sorunun cevabı toplam refahı karşılıklı işbirlikleri ile arttırmaksa küresel ölçekte çıktıyı en çoklayan üretim paylaşımı  A ülkesi için olumludur. Peki A ve B ülkeleri birbirine düşmansa ve hegemonya için mücadele ediyorlarsa? Bu durumda amaç küresel toplam refahı arttırmak değil karşı taraf üzerinde olabildiğince yüksek bir ekonomik verimsizlik ve yılgınlık yaratarak onu yavaşlatmak ve tüm üretim kalemlerinde dışlayabilmektir. Gerçek dünya hangi senaryoya daha yakın görünüyor?

Üretim olanakları matrisine ikinci senaryoda geri dönelim iki ülke bu martis üzerinden mukayese edilirken şöyle bir verimlilik farkı göze çarpıyor. Mübadele olmayan durumda hedef üretim olan 30/30 kapasiteye ulaşmak için A ülkesi 8 birim, B ülkesi ise 6 birim işgücü kullanmak zorunda. Bu durumda B ülkesinin izole senaryoda üretim kompozisyonu daha verimli ve mübadelenin olduğu küresel refahtaki senaryoya göre kayıpları daha düşük, hatta daha da ilginci hiç kaybı olmaması. Küresel refahın olduğu senaryoda A ülkesi 4 birim işgücü kullanırken, B ülkesi yine 6 birim işgücü kullanarak küresel tedariği sağlıyor ve sadece rakibinin işgücü tasarruf etmesine neden oluyor. Bunu neden yapsın?

Baskın Üretim Senaryosu

Günümüz dünyasında, karşılaştırmalı üstünlükler matrisi için yukarıdaki senaryonun bile iyimser olduğunu söylemek mümkün, çünkü sanayide Çin gibi bir faktör var ve Çin’e göre karşılaştırmalı üstünlüklerimiz aşağı yukarı şöyle birşey:

 

Ülke Ürün(1)-Araba Ürün(2)-Buğday
Türkiye 15 15
Çin 5 5

 

Bu matriste görüldüğü üzere, ikili mukayesede Çin, Türkiye’ye mutlak üstündür her malı bizden daha verimli ürettiğine göre ve tam istihdam da olmadığı varsayımı altından bütün dünyanın üretimini Çin yapsa Türkiye ve Çin maksimum işgücü tasarrufunu sağlar hatta Türkiye’de kimsenin üretim yapmasına gerek yok, ithal malların lojistiğini yapsak yeter. Peki üstünlük tüm mallarda mutlaksa Türkiye’nin insanları bu tasarruf ettikleri işgücü ile ne yapacaklar?

İnsan sağduyusu tasarrufları genelde kapalı sistem olmayan bir şekilde ve biriktirdikçe sonsuza kadar artan birşey olarak tahayyül eder. Halbuki tasarruflar sadece yatırımlar ve borç verme ile sahip olunabilir. Peki işgücü “tasarrufu” sürekli yıkılan bir endüstriyel altyapının olduğu bir ülkede nerede tutulacak? Ya da kime, hangi sebeple borç verilecek? Aslında cevap basit bu tasarruflarda üretim ve hizmetin olduğu yere borç ihracı ile kayacaklar yani Çin’e. Belki tahvil ihracıyla, belki farklı yollarla ama neticede gidilecek yol bu. Bu durumda mutlak üstünlük sadece üretim kapasitesini yıkmaz aynı zamanda elde edilen tasarrufları kaydırarak mutlak üstünlüğü sağlayan rakibin finansal olarak giderek merkezileşmesine de neden olur.

Burada korumacılığın olmadığı senaryo Ricardo’nun öngördüğü gibi işgücü tasarrufları sağlarken farklı ülkeler ve bölgeler arası rekabeti ihmal ediyor. Mutlak üstünlüğe sahip ülke/bölge korumacılığın olmadığı senaryoda sadece endüstriyel altyapıyı değil aynı zamanda tasarrufları, borç ihracını ve finansal merkezileşme yolundaki diğer unsurları da adım adım rakibine kaybedecektir. Bu durumun stratejik faturası ise, orta vadeki ekonomik kazanımlardan her zaman fazla olacaktır.

Exit mobile version