DataKapital Blog

Nöroekonomi Disiplini Nasıl Doğdu?

Nöroekonomi Bilimi Nasıl Doğdu

Nöroekonomi, son yıllarda farklı konularda çalışan birçok araştırmacıyı (nörobilim, ekonomi, psikoloji, mühendislik vb.)  bir araya getiren disiplinlerarası bir alandır. Temel olarak verilen kararlar ile aynı anda insan bünyesinde gerçekleşen biyolojik süreçler arasında bir bağlantı kurmayı amaçlamaktadır. Aralarında ilişki bulunan birçok faktörün birbirinden etkilenmesiyle oluşan nöroiktisat ilk başlarda temelde iki gruba ayrılmıştır. Davranışsal iktisatçı ve bilişsel psikologlardan oluşan bir grup neoklasik/açıklanmış tercihler teorisine alternatif geliştirmek ve test etmek amacıyla fonksiyonel beyin görüntülemeyi bir araç olarak kullanmıştır. Fizyolog ve bilişsel nörobilimcilerden oluşan diğer grup ise seçimlerin sinir donanımının algoritmik modellerini geliştirmek ve test etmek için iktisat teorisini kullanmıştır. Sonuç olarak biri ağırlıklı olarak davranışsal iktisat, diğeri ise ağırlıklı olarak nörobilimsel olan iki farklı gruptan bir birleşim oluşmuştur, ancak ortaya çıkan nöroiktisat grubu dışındaki pekçok nörobiyolog iktisadın karmaşık normatif modelleri, gerçek insan ve hayvanların davranışlarını anlamak için çok az değerli olacağını iddia etmiştir. 

Pekçok iktisatçı, özellikle bazı neoklasik iktisatçılar ise karar almada algoritmik seviye çalışmalarının açıklanmış tercihler teorisinin öngörücü gücünü geliştirmek için pek mümkün olmadığını iddia etmiştir. Tüm bu tartışmalara rağmen, nöroiktisatta asıl sıçrayış 90’ların sonunda 2000’lerin başında gerçekleşmiştir. Benzer görüşten iktisatçılar, nörobilimciler ve bilişsel psikologlar disiplinler arası işbirliğinin artmasını sağlayan hızlıca bir dizi konferans ve toplantılar düzenlemiştir. Bu disiplinler arası toplantıların ilki 1997’de Carnegie-Mellon Üniversitesi’nde “Nörodavranışsal İktisat Konferansı” adıyla iktisatçılar Colin Camerer ve George Loewenstein tarafından organize edilmiştir. Sonra iki toplantı daha yapılmıştır. Bunlardan birisi 2000’de nöroiktisatla direkt ilişki bir konferans olan Princeton Üniversitesi’nde düzenlenen “Nöral İktisat” çalıştayıdır. Diğeri ise 2001’de Gruter Enstitüsü’nün düzenlediği “Evrimsel Biyoloji, İktisat ve Hukuk” adlı konferanstır. 2003 yılında ise Emory Üniversitesi’nden Greg Berns tarafından bir konferans düzenlenmiştir. Üç gün süren konferanstan sonra, iktisatçılar, psikologlar ve nörobiyologlar nihayet kendilerini nöroiktisatçı olarak tanıtmaya başlamışlardır. 2004’te “Nöroiktisat Derneği”nin kurulması ve toplantıların her yıl yapılması kararlaştırılmış ve dernek başkanı olarak Paul Glimcher seçilmiştir. Dernek, ilk resmi toplantısını 2005’te yapmış ve laboratuvarlar kurulmasına da katkıda bulunmuştur. Daha sonra alanın ilk çalışmaları ve yöntemleri hakkında çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Buna göre iktisadi kararları daha iyi anlamak için nörobiyolojik yöntemlerin kullanıldığı eserlerin mi yoksa nörobiyolojiyi daha iyi anlamak için iktisat teorisinin ağırlıklı kullanıldığı eserlerin mi ilk çalışmalar arasında sayılacağı tartışmasıdır. Peter Shizgal ve Kent Conover’ın “Faydanın Nöral Hesaplaması Üzerine adlı makalesi normatif bir iktisat teorisi üzerine yapılan ilk nörobiyolojik makaledir. Bunu yine Peter Shizgal’in “Fayda Tahmininin Nöral Temeli” adlı makalesi takip etmiştir. 

Michael Platt ve Paul Glimcher üç Hint şebeğine (primat), görsel bir ipucu göstererek ve ödül olarak meyve suyu verdikleri deneyde şebeklerin göz hareketlerinden nasıl seçim yaptıklarını anlamak amacıyla iktisadi bir yaklaşım kullandıkları “Perietal Korteks’te Karar Değişkenlerinin Nöral Bağlantısı”  başlıklı makalesi de nörobiyolojinin ağırlıklı yer aldığı ilk çalışmalara örnek olarak verilebilir. Paul Glimcher’in nöroiktisadın temellerini Descartes’ten Gödel ve Turing’e dayandırdığı ve çeşitli oyun ve deneylerle desteklediği “Kararlar, Belirsizlik ve Beyin: Nöroiktisat Bilimi”   adlı kitabı da nöroiktisat teorisinin ağırlıklı olarak yer aldığı eserler grubuna örnek gösterilebilir. Colin Camerer, George Loewenstein ve Drazen Prelec ise nöroiktisadi yaklaşımı davranışsal iktisat perspektifinden bakarak açıkladıkları bir makale yayımlamıştır. Bu iktisatçılar çalışmalarında geleneksel aksiyomatik yaklaşımların başarısızlıklarının muhtemelen karar vermekten sorumlu algoritmik süreçler üzerindeki nörobiyolojik kısıtlamaları yansıttığını iddia etmektedir. Karar çalışmalarındaki nörobiyolojik yaklaşımların, davranışta normatif teoriden sapmalara neden olan bu kısıtlamaları ortaya çıkarabileciğini ve tanımlayabileceğini iddia etmektedir. 

Nöroiktisat kavramı George Mason Üniversitesi’nde insanlar nasıl karar verir sorusuna cevap aramak için bir nörobiyoloji deneyi oluşturan, güven oyunu çalışmasıyla da tanınan, Kevin A. McCabe tarafından 1996’da nöroloji ve iktisat kavramları bir araya getirilerek türetilmiştir.. McCabe, diktatör oyununda diktatör olan göndericinin bir miktar para gönderdiğinde beynindeki süreçlerin para göndermediği durumdan farklı olup olmadığını araştırmıştır. McCabe, iktisatçı Vernon Smith (Smith, ertesi yıl deneysel iktisada katkılarından dolayı kazandığı Nobel Ekonomi Ödülüne Kahneman ile layık görülmüştür) ekonometrist Daniel Houser ve biyomedikal mühendis Theodore Trouard ve psikolog Lee Ryan’dan oluşan grubuyla strateji oyunlarında nöral aktivasyon ve davranışları araştırmıştır. Güven ve ültimatom oyununu bireylerin bilgisayarlara karşı oynadığı bazı çalışmalar da mevcuttur. İnsanların risk, ödül, kar, kazanç ve kayıplarla karşı karşıya kaldıklarında bunların beyin sinir sisteminde yarattığı etkilerin gözlenmesi için beynin belli bölgelerinin taranması oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. 

Nöroiktisadi çalışmalara baktığımızda bazı yöntemlerin kullanıldığını görmekteyiz. Bunların bir kısmı manyetoensefalografi (MEG) ve elektroensefalografi (EEG) gibi elektromanyetik kayıtlar içinde yer almaktadır. MEG elektriksel beyin aktivitesinin neden olduğu manyetik alan değişikliklerine duyarlıdır ve daha derin beyin yapılarında aktivite gösterebilir. EEG ise, kafa derisinden beyin dalgaları aktivitesini ölçmektedir. Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) ve pozitron emisyon tomografisi (PET) ise metabolik veya hemodinamik nöral aktivite içinde yer alır. PET radyoaktif çözelti enjekte eden eski bir tarama teknolojisidir. 

Radyoaktif izleyiciler kullanıldığından, sağlıklı test bireylerine başvuru sınırlandırılmıştır. fMRI şu anda en sık kullanılan fonksiyonel beyin görüntüleme tekniğidir. Ölçülebilir rezonans sinyallerinden yararlanarak beynin kesitlerini gösterir. fMRI, devam eden bilişsel işlemler sırasında kandaki oksijen değişikliklerini (nöral aktivite için bir geçiş) izlemeyi ve saptamayı sağlamaktadır. Diğer yandan, transkranyal manyetik uyarımı (transcranial magnetic stimulation (TMS) ve transkranial doğru akım uyarımı (transcranial direct current stimulation) (tDCS) gibi beyin uyarılmasının müdahalesiz yöntemler de kullanılmaktadır. TMS, beynin bölgelerini devre dışı bırakmakta veya aktive etmektedir. Aynı zamanda hedeflenen bölgelerin nasıl bir fonksiyon gösterdiğinin anlaşılmasını sağlamaktadır. tDCS ise, beyin üzerinden anod ve katod elektrodları ile çok düşük şiddetli doğru akım geçirilme yöntemidir . Ayrıca oksitosin deneyleri, göz hareketlerinin izlenmesi , transkraniyal manyetik stimülasyon ((r)TMS), elektrofizyoloji, lezyon gibi çok çeşitli tekniklerle de deneyler yapılmaktadır.

Exit mobile version