Türkiye’de iş istihbaratı alanında profesyonel olarak çalışan kişilerin, hizmetlerini tanıtırken karşılaştıkları temel problemlerden biri “istihbarat” kelimesindeki anlam kaymasıdır. İstihbarat sözcüğü sektörde çalışan bir profesyonel için bilgi elde etme, işleme ve sunma süreçlerinin tamamını ifade ederken halkın büyük çoğunluğu için espiyonaj/casusluk faaliyetlerini ifade ediyor ve bu algı yüzünden “iş istihbaratı” ticari alanda yapılan karanlık casusluk faaliyetleri olarak algılanabiliyor.
Peki bu semantik problem sadece Türkiye’ye özgü bir şey mi? Aslında değil. Sorunun kaynağı soğuk savaş döneminde istihbarat faaliyetlerinin farklı ekoller tarafından farklı algılanması ve tanımlanması ile alakalı bir mesele. Hatta bu tartışma ve algı sorununun 50 yıldan uzun bir geçmişi var.
İstihbarat çalışmalarında en çok atıf almış eser olan Stratejik İstihbarat eserinde dahi istihbarat analisti Prof.Sherman Kent bu semantik soruna değinmek zorunda kalmış. Eserdeki ön sözde bulunan not tartışmanın ortaya çıkışını ve sözcüğe yüklenen anlamla ilgili ikiliğin kökenini ortaya koyuyor Sherman Kent şöyle diyor;
Bu ön sözde kitabın kendisinde olduğu gibi “istihbarat” kavramını komunist olmayan dünyada genel olarak anlaşıldığı gibi kullanmaktayım. Kitabın tamamı, bu kavramın bazı ana yönlerinin ayrıntılı bir tanımıdır. Ancak burada komünistlerin (özellikle Sovyetlerin) kelimeyi çok sınırlı ve oldukça farklı bir anlamda kullandığını belirtmekte fayda var. Öncelikle “açık istihbarat” tanımı onlar için oldukça tutarsızdır. Onlara göre bütün istihbarat faaliyetleri (elde edilen bilgiler de dahil) ve istihbarat son derece gizlidir. Bütün istihbarat neredeyse casusluk, karşı-casusluk ve bunların sonuçlarından ibarettir. Dahası istihbarat genel devrimci aygıtın son derece önemli bir parçasıdır ve kavram olarak gizli bilgilerle mümkün kılınan geniş kapsamlı komünist gizli operasyonları kapsar.
Eğer Sovyetler biz batılıların istihbarat araştırması ve analizi dediğimiz şeyle uğraşıyorsa, bunun için başka bir kavram kullanacaklardır ve bu kavram istihbarat kaşesinden yoksun bir isimlendirme olacaktır. Çok sayıda insanın “istihbarat” çalışması adı verilen bu işle ilgileniyor olması ve kendi kaynaklarını, metodlarını kullanarak elde ettikleri bilgileri başkalarıyla paylaşmak zorunda kalmaları onlara anlaşılmaz gelmektedir.[1]
Görüldüğü gibi Soğuk Savaş döneminde istihbarat uğraşı ve kavramsal temelleri de tıpkı dünya gibi ikiye ayrılmıştır durumdadır. Peki batıda istihbarat faaliyetleri bilgi edinme ve işleme teknolojilerine ilişkin daha geniş bir kavramı, katılımcı kitlesini ve paydaşları ifade ederken doğuda bu durum neden tam tersi?
Batı dünyası için istihbarat ihtiyacının artması ve buna yönelik olarak istihbaratın tek başına bir disiplin olmaya başlaması yaklaşık 18.yy’da başlıyor. Koloniyalizm ve global ticarete bağlı hızlı genişleme, bilinmeyen coğrafyalarda yapılan bir rekabette muazzam bir belirsizliği ve belirsizliği giderme ihtiyacını oluşturuyor. Bu ihtiyaca cevap verecek disiplinde elbette istihbarat disiplini.
Bahsedilen ortamda gelişen istihbarat çalışmaları yükselen küresel ticaret aktörleri ve monarşilerle birlikte geliştirilen çok paydaşlı ve çok boyutlu çalışmalar. Doğu Hindistan şirketlerinden, Atlantik kıyısındaki monarşilere yükselen deniz güçleri için istihbarat çalışmaları bugün sivil olarak tanımladığımız devlet dışı aktörler tarafından uygulanıyor. Bu yüzden hali hazırda istihbarat ve açık istihbarat çalışmalar, OSINT batı dünyası için istihbaratın bir parçası. Ticaret ve teknolojiye yönelik bilgi toplama işleme, enformatik yöntemler ve buna bağlı öngörümleme disiplinleri (ekonomik/teknolojik espiyonajda dahil olmak üzere) olağan bir durum ve istihbarat çalışmalarının (intelligence) bir parçası.
Burada kavramsal bir temele de değinirsek Sherman Kent bugün kullandığımız açık istihbarat kavramı için OSINT’i değil OVERT’i kullanıyor. [2]Soğuk savaş dönemi öncesi istihbarat çalışmalarında açık istihbarat her zaman bu kavramla tanımlanmış ve günümüzdeki bilgi işleme teknolojileri de dahil olmak üzere rakipten gizlenmeden, açık kaynaklar üzerinden bilgi toplama faaliyetine bu kavramla referans verilmiş. Bu yüzden OVERT’i doğrudan OSINT- Açık istihbarat olarak çevirdik. Kavramın temeli açısından günümüzdeki tek fark veri işleme teknolojileri ile açık kaynaklar üzerinden yapılan araştırmaları rakipten gizlenerek yapılabilmesidir ve veri toplama teknolojilerinde büyük ölçüde bu özellik aranır.
Parantezi kapatırsak, istihbaratın demokratizasyonu da ticari ve teknolojik altyapı ve bunun oluşturduğu siyasal sisteme bağlı olarak büyük ölçüde batıda gelişmiştir bu yüzden istihbarat kültürü ve katılımcıları çok aktörlüdür.
Sovyetler ve çevresindeki benzer rejimler içinse durum tam tersidir. Devlet egemenliğinin daha fazla tartışmalı olduğu alanlarda (eğitim, sağlık, güvenlik vb.) bu rejimler merkezidir ve istihbarat kavramsal olarak güvenlik hizmetlerinin bir alt fonksiyonudur. Özel şirketlerin (varsa bile – Sovyetler dışındaki rejimler için konuşursak örn : Türkiye) yayılma alanı ve maruz kaldıkları çevrenin karmaşıklığı düşüktür buna bağlı olarak istihbarat ihtiyaçlarda kısıtlıdır. Ticari ve teknolojik alanlarda küresel rekabet olanakları, sermaye gücü ve kapitalizasyonu düşük kurumlar için istihbaratın öncelik olması ve kurumsallaşması beklenemez. Ayrıca bu şirketler büyük ölçüde yerel olanaklardan faydalanırlar ve rejime entegredirler. İstihbarat (ya da daha özel espiyonaj ihtiyaçlarda dahil olmak üzere) oluştuğu anda ilgili devletteki bağlantılar, şebekeler ve entegrasyonlar vasıtası ile çözülür.
İstihbarat kavramı temelde devletin kontrol alanı ve ticari alandaki güç paylaşımına ne ölçüde izin verdiği ile şekilleniyor. Elbette doğudaki rejimlerin (daha doğru ve özelleştirilmiş bir ifade ile Atlantik dışındaki sömürgeci olmayan devletlerin) istihbari alanda merkezi yapılanmış olmasının bir sebebi var. Bu rejimler espiyonaj ve diğer istihbarat baskıyı organize eden değil maruz kalan rejimler. Bu yüzden devletin merkezi olarak tayin ettiği alanlarda oluşturduğu her boşluk yabancı, sömürgeci güçlere kaybedilebilecek bir alan oluşturma riski taşıyor.
Günümüzde ise Soğuk Savaş’ın bitmesi(ya da şekil değiştirmesi), küresel ticari bağların giderek kuvvetlenmesi ve veri akışlarının beklenmedik seviyelere ulaşmasıyla “iş istihbaratı” ya da açık kaynaklar üzerinden her türlü istihbarat hem daha önemli geldi hem de özel kesimin kesimden katılımcılara, uzmanlara giderek daha fazla ihtiyaç duydu. Bu durum yine beklendiği şekilde batıdaki sistemlerde daha hızlı şekillendi. Örneğin bugün sadece istihbaratın değil ABD’de her türlü güvenlik hizmetinin %33’ünün özel güvenlik/askeri/istihbarat şirketleri tarafından sağlandığı tahmin ediliyor ve kayıtlı market büyüklüğü yaklaşık 50 milyar dolar olarak tahminleniyor. Bu rakam devletin özel askeri şirketlere taşere ettiği COVERT-OP kontratları içermiyor.[3]
[1] Sherman Kent Stratejik İstihbarat : Önsöz
[2] Sherman Kent Stratejik İstihabrat : Önsöz