DataKapital Blog

Türkiye’de Kur-Enflasyon İlişkisi ve Sessiz Monopol

Enflasyon Kur Geçişkenliği

Bununla ilgili en kritik gözlem 2021 son çeyreğinde yaşananlar. Dolar kuru 10’dan 18’e kadar yükseldi ve olduğu gibi enflasyona geçti. Aralık 2021 ve Ocak 2022 enflasyonları toplamı %25 civarıydı. Yurtiçi fiyatlar da yurtdışı fiyatlar kadar arttığı için cari açıktaki kapanma ancak birkaç ay sürdü. Ardından ekonomi hızla cari açığa döndü. Ani kur atakları, satıcıların aynı anda fiyat artırmalarını adeta koordine ederek, bu işten tüm satıcıların karlı çıkmasını sağlar. Herkes aynı anda fiyat artırınca kimsenin satışı düşmez. Kimse fiyat artırdığı için müşteri kaybetmez. Adeta anlaşmalı devasa bir monopol/oligopol piyasası gibi. Normal şartlarda binlerce firmanın bir arada bulunduğu ve yoğunlaşması düşük bir endüstride firmalar bir araya gelip fiyat artışları üzerinde anlaşamazlar. Ancak kurları birden artırırsanız, zımni bir anlaşmaya zemin hazırlarsınız ve bu organizasyonu kendi elinizle sağlamış olursunuz. 21 Aralık 2021’de 18’e kadar çıkan dolar yıl sonunda 13.5’e kadar gerilese de bütün satıcılar fiyatlarını birkaç gün içinde 18’e göre artırmıştı. Herkes aynı anda fiyatını artırdığı için kimse zarar etmedi. Kur düştü diye de fiyat artışları geri çekilmedi. Ücretler arkadan geldiği için arada geçen birkaç ayda da muazzam karlar edildi. MKK kayıtlarına göre, şirketler 2022 yılında karlarını %245 artırdılar. Kar artışı hizmetler sektöründe %300’e yaklaştı.

Kur artışı ile cari açıkta bir düzelme isteniyorsa, kur artışları zamana yayılmalı ve beraberinde TALEP KISILMALI. Satışları düşerken firmalar rahat fiyat artıramazlar ve/veya eşanlı fiyat artıramazlar böylece sessiz monopol oluşmaz/bozulur.

Bir firma fiyat artırırken bir diğeri artırmadığında, fiyat artıran zarar eder. Böylece artış cezalandırılır. Zamana yayılan kur artışları fiyat artışlarının da zamana yayılmasını sağlar, böylece fiyat artışları arasındaki senkronizasyonu bozarak SESSİZ MONOPOLÜ dağıtırsınız. Kurdan enflasyona geçişler de böylelikle zayıflar. Yurtiçi fiyatlar yurtdışı fiyatlardan daha az artar. Dışarısı daha pahalı hale gelince, ithalat azalır, ihracat artar ve cari açıkta bir düzelme görülür. Böyle yapılmaz, kur birden salınırsa, yurtiçi ve yurtdışı fiyatları aynı anda aynı oranda artar. Enflasyon arttığı ile kalır. Cari açığı kapatmak için tekrar kur artışına ihtiyaç duyulur. Her defasında başa sararız. Bu defa aynı hatanın yapılmaması gerekiyor. Kuru sabit tutmaktan da, birden bırakmaktan da vazgeçilmesi gerekiyor. Cari açığı yönetilebilir hale getirecek kur artışı zamana yayılarak yapılmalı. Yazın gelecek turizm gelirleri Türkiye’ye bu imkanı verebilir. Bir taraftan da büyüme %1’e doğru çekilerek talep frenlenirse, cari açıkta bir iyileşme görürüz.

Kur üzerinde çok güçlü kontrol mekanizmaları oluşturuldu. Bu mekanizmalar kuru sabit tutmak için kullanıldı. Kuru sabit tutmak sürdürülebilir olmadığı için yabancıyı kaçırır, yerliyi dövize yönlendirir. Sürdürülebilir olan kurun oynaklığını düşürmektir. TCMB, kurun yönüne karışmadan oynaklığını düşürse, döviz bu kadar cazip olmayacak. Çünkü yurtiçi enflasyonla yurtdışı enflasyon farkı kadar bir kur artışı yeterli olacak. Kur artışı zamana yayılınca, döviz yatırımcısı enflasyonun altında kazanacak. Döviz cazibesini yitirecek. Ama, döviz bir senelik primi üç günde yapınca, bir anda en karlı araç haline geliyor. Yerlinin döviz talebi artıyor.

Özetle, elimizdeki araçları, dövizi sabit tutmak yerine dövizin oynaklığını düşürmek için kullanırsak sürdürülebilir ve öngörülebilir bir kur politikası oluşturmak mümkün olur.

Enflasyonu yükselten döviz kurlarındaki artış mı?

Kur artışı tamamıyla enflasyona geçse dahi, uzun vadede kur artışı enflasyonu yukarı çekmez, aksine aşağı çeker. Bunun basit bir nedeni var. Yurtiçi enflasyonla yurtdışı enflasyon farkı kadar kur artışı reel kuru sabit tutmak için yeterli. Ne demek istiyoruz? Bir malın fiyatı yurt dışında 1 dolar yurtiçinde 25 lira olsun. Döviz kurunu da 25 TL alıyoruz. Bu malın fiyatı yurtiçinde 1 yılda %40 artarak 35 TL, yurtdışında %10 artarak 1,1 dolar olsun. Bu durumda bu iki fiyatı birbirine eşitleyen döviz kuru (35/1,1) 32 olur. Kur %32 artarak 25’ten 32’ye çıksa yurtiçi ve yurtdışı fiyatlar aynı tutarda artmış olacak. Yurtiçindeki %40’lık artışa karşılık kurun %32 artması reel kuru sabit tutacak. Yurt dışında enflasyon sıfırın üzerinde olduğu sürece, kurun yurtiçi enflasyonun altında artması reel kurları muhafaza etmek için yeterli. Dolayısıyla, enflasyonu yükselten kur artışları değil. Bilakis, kur artışları enflasyonun altında kaldığı için enflasyonu aşağı çeker. Peki neden bize döviz kurları enflasyonun sebebi gibi geliyor. Çünkü kurları aylarca sabit tutup, birden bırakıyoruz. Kur atağının yaşandığı dönemde, kur artışı enflasyonu geçiyor ve enflasyonu yükseltiyor. Enflasyonu yükselten kur artışını birkaç güne veya birkaç haftaya sıkıştırmak. Artış yıla yayılsa enflasyonun altında kalacak ve enflasyonu artırmayacak. Bu nedenle, TCMB elindeki araçlarla döviz kurlarının oynaklığını düşürmeli. Oynaklık düşünce, kur artışları zamana eşit yayılır ve hiçbir zaman aralığında enflasyonu geçmez. Döviz kurlarının enflasyonu yukarı çektiğini görmeyiz.

Exit mobile version