DataKapital Blog

Teknoloji Şokları Üzerine Bir İnceleme : Raks Holding İflas Süreci

Raks Holding Neden İflas Etti?

2000’li yıllara kadar Raks grubu teknoloji sektöründe birden fazla alanda faaliyet gösteren ve küresel ölçekte rekabet eden bir firmaydı. 1964 yılında kurulan firma 20 sene içerisinde Kodak, JVC, Maxwell, Aiwa gibi küresel teknoloji devlerine tedarik yapacak üretim kapasitesine ulaşmıştır. Bu firmalardan bazıları için özellikle audio ve video kaset ürünlerinde monopol tedarikçi, fason üretici pozisyonundadır. Raks firması aynı zamanda Türkiye’nin teknoloji sektöründeki pek çok ilkine imza atmıştır. Örneğin 1985 yılında Berlin’de düzenlenen en büyük [1]elektronik fuarı IFA’ya ilk katılan firma Raks’tır. Audio, video kaset, cep telefonu ve CD’yi Türkiye’de üretmeyi başaran ilk yerli firmadır. 9.Cumhurbaşkanı Demirel tarafından 1999 yılında firmanın yönetim kurulu başkanı devlet üstün hizmet nişanıyla ödüllendirilmiştir.

Firma Asya krizi, deprem ve teknolojinin hızlı dönüşümünden kaynaklı ani talep şoklarının bir araya gelmesiyle iflas döngüsüne girmiş, nakit akışları kredi yükümlülüklerini karşılayamaz hale gelmiştir. 2007 yılına kadar bu sorunlarla mücadele eden firma fabrikalarını da ihale yoluyla satamayınca alacaklı kuruluşların başvurusu üzerine 3 Mayıs 2007 tarihinde İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin kararıyla iflas etmiştir.

Dönemin Endüstriyel Durumu

Raks firmasının sıçrama yaptığı ürün ve olan VHS kasetler (Video Home Systems) JVC tarafından (Victor Company of Japan) 1970’lerin başında geliştirilmeye başlanmış ve 9 Eylül 1976 yılında ilk versiyonu piyasaya sürülmüştür. Aslında VHS kayıt teknolojisi bilimsel bir gelişme değil endüstriyel bir inovasyondur. 1950 yıllarından itibaren VHS teknolojisinin atası olarak kabul edilebilecek manyetik tape kaydı televizyon endüstrisinde[2], televizyon kanalları tarafından sürekli olarak kullanılıyordu ancak teknoloji bireysel kullanıcılara pazarlanmak için çok pahalıydı. JVC firması bu maliyet sorununu çözerek sinemayı ilk kez bireysel kullanıcıların evine taşımayı başardı.

Beklendiği gibi endüstri çok kısa sürede büyük bir sıçrama yaptı. JVC 1976’da Japonya’da, 1977’de ise ABD’de VHS kasetleri ve oynatıcıları piyasaya sürdü ve dünyanın her yerinden farklı teknoloji firmaları Philips, Sony, Ampex, Toshiba vb. 1980 yılına girmeden endüstriye kendi ürünleri ile dahil oldu.

Firmaların farklı formatta piyasa sürdükleri ürünler yüzünden 1975-1980 yılları arası endüstride “format mücadelesi” şeklinde geçti. Ürünün VHS ve Betamax olmak üzere iki farklı formatı bulunuyordu. Bu rekabetin belirleneceği esas pazar Kuzey Amerika marketiydi. VHS formatlı ürünler ve bunların lider üreticisi pozisyonunda bulunan JVC bu rekabeti Kuzey Amerika pazarının %60’ını ele geçirerek kazandı.  [3]

Ancak manyetik tape endüstrisindeki rekabet aslında silikon, mikro işlemci ve dijital depolama teknolojilerinin baş döndürücü bir hızla genişlemeye başlayacağı 1980’li yıllarda bir sürü cepheye yayılacaktı. VHS’nin piyasaya sürülmesinden sadece 6 yıl sonra alternatifi CD’ler piyasaya çıkacak ve 1985-1990 yılları arasında ABD hane halkının yaklaşık %40’ının evinde TV’lere adapte edilebilen masaüstü bilgisayar veya CD oynatıcı sistemler bulunacaktır.[4]

Raks ve İştiraki Raksotek Firmasının Market Pozisyonu

Raks firması aslında farklı ve birbirini destekleyici endüstrilerde faaliyet gösteren büyük bir holdingtir. İletişim, müzik, medya, savunma sanayi, perakende gibi endüstrilerde yatırımları bulunmaktadır. Faaliyette bulunduğu alanların tamamında manyetik tape teknolojisi ve bu üretimi yaptığı tesisleri bulunur. Örneğin perakende sektöründe Doğan holdingle birlikte D&R mağazalarına ortaktır. Bu perakende zincirinin adı Doğan ve Raks holdingin baş harflerinden türetilmiştir. Mağaza müzik, film vb. gibi eğlence ve kitap ürünleri satışına yoğunlaşmış bir perakende zinciridir. Raks holding ürünlerin çoğunun ana girdisi olan manyetik kayıt teknolojisi üretmektedir. Örn. Müzik kasetleri, VHS kasetler vb.

Holdingin müzik sektöründeki yatırımları da benzer bir altyapıya sahiptir. Raks holding müzik stüdyoları için gerekli olan kayıt teknolojilerini kendi tesislerinde üretmektedir. Holdingin savunma sanayi alanında da ürünleri bulunmaktadır ve bu ürünler yine manyetik kayıt teknolojisine dayanmaktadır.

Firmanın Manisa’daki üretim tesislerinin maksimum kapasitesinin yılda 140 milyon audio kaset, 75 milyon video kaset, 20 milyon CD ve 20 milyon adet CD/DVD-R üretim kapasitesine sahip olduğu tahmin edilmektedir.[1] Firma son 20 yıl içerisinde bu kapasitenin %82’sine ulaşmıştır. Türkiye piyasasında neredeyse rakipsizdir. Maksimum kapasiteye ulaştığı dönemde ise dünyada 5 kıtaya ve 55 ülkeye ihracat yapmaktadır.

Sistematik Şoklar

Teknoloji endüstrisi doğası gereği yüksek kredilerle ve kaldıraçla çalışmak zorundadır. Bunun en önemli iki sebebinden ilki, teknoloji endüstrisinde düşük öz sermaye ve maliyetlerle sahip olunan bir know-how’ın üretimin merkezinde bulunmasıdır. Örneğin ikinci dünya savaşında üretilen kripto-kırma makinaları yani bilgisayarların ataları olan Turing şifre kırıcılar, 6 aydan kısa bir sürede ve 100.000 İngiliz sterlini gibi bir maliyete üretilmiştir. Bu know-how ilk bilgisayarların seri üretime geçmesi için yeterliydi. Seri üretim için kullanılan sermaye ve tüketiciye yönelik inovasyon çabaları ise know-how’la mukayese edilemeyecek kadar büyüktür. Bu teknolojiye yönelik hemen her alanda benzerdir bu yüzden teknoloji firmalarının sermaye yapısı doğası gereği yüksek kaldıraçlıdır.

İkinci sebep ise teknoloji firmalarının zamanla olan mücadelesinin ve buna bağlı arz/talep şoklarının daha yıkıcı olması ile ilgidir. Herhangi bir perakende firması rakiplerinin teknoloji anlamında arkasına düştüğünde ciddi talep şokları ile karşılaşmaz. Örneğin perakende sektöründe, klasik barkod ve yazar kasa ile ürün alışverişi yerine, lazerle barkodların okutulması arasındaki fark tüketici açısından çok anlamlı değildir. Belki maliyetleri ve tatmini bir miktar etkileyebilir ancak alternatif yöntemler vardır ve teknoloji farkını kapatmak için zaman baskısı, teknoloji sektöründeki kadar acımasız değildir.

Teknoloji firmalarında ise durum tam tersidir. Hakim teknolojiyi kısa bir süreliğine kaybeden sektör lideri firmalar bir anda iflas riski ile karşılaşır. Örneğin ABD’nin lider PC üreticisi pozisyonunda bulunan Compaq firması mikro işlemci teknolojisinde Intel’in gerisine düştüğü anda 2 yıl önceki market değerinin yarısına HP firmasına satıldı. Compaq 2000 yılında 40 milyar Dolar olarak değerleniyordu. HP firması 2002 yılında firmayı 25 milyar Dolar’a satın aldı ve markayı tamamen asimile etti.[5] Örnekler çoğaltılabilir .com bubble, silikon teknolojilerindeki büyük sıçramalar gibi yeni teknoloji trendlerinde zaman/rekabet baskısı ile benzer iflaslar daha sık gözlemlenir.

Yukarıda bahsedilen sebeplerden teknoloji firmaları kar maksimizasyonunu değil teknoloji liderliğini hedeflerler. Bu yüzden ar-ge ve yayılmayı destekleyecek yüksek kredilerle çalışırlar ve bu kredileri düşük öz sermayelere rağmen kolay elde ederler Apple’ın borç/özsermaye oranı 2019 yılı için %112’dir. Facebook, Microsoft, Amazon gibi teknoloji devlerinde de borç/özsermaye oranı benzerdir.

Yüksek kaldıraçların yanı sıra teknoloji firmalarının sahip oldukları varlıklar da sistematik şoklara karşı daha kırılgandırlar. “Özsermaye” başlığı altında değerlendirilmiş olan varlıklar genellikle ani fiyat hareketleri ile karşılaşabilecek elektronik varlıklardır. Facebook’un öz sermayesi “veridir”. Verilerin güncelliği ve market değeri başka bir veri toplayıcısının ya da hizmet sağlayıcısının piyasaya girmesiyle bir anda değişebilir. Benzer veriler çok kısa süre içinde başka bir şirket tarafından elde edilebilir. Ancak Manhattan’da gayrimenkul yatırımları bulunan bir firmanın “özsermayesi” bundan tamamen farklı bir doğaya sahiptir. Sistematik şoklardan daha az etkilenir ve fiyat oynaklığı oldukça düzenlidir.

Bu durumda hem yüksek kredilerle çalışan ve çalışmak zorunda olan, varlıkları ani fiyat hareketlerinden en fazla etkilenen teknoloji firmaları sistematik şoklara karşı en duyarlı ve riskli firmalardır.

Raks firmasının da içinde bulunduğu rekabet şartları ve sermaye yapısı benzerdir. Firmanın iflas başvurusu yapıldığında bankalara ve işçilere toplam 150 milyon Dolar borcu vardır ve buna rağmen 2002 yılında firmanın özsermayesi negatifti. Bahsedilen krediler marka bazında Türkiye’de alınmış olan en yüksek kredilerden biridir. Raks firmasının tüzel kişiliği Holding olmasına ve birden fazla alanda faaliyet gösteriyor olmasına rağmen, organizasyon yapısı bir holding gibi değerlendirilemez. Holdingler esas faaliyet olarak yönetim ve organizasyon yaparlar, Raks firması ise teknoloji üreten ve teknoloji tesisleri çevresinde örgütlenen bir firmadır ve kullanılan kredilerin neredeyse tamamı Manisa da bulunan büyük üretim tesisleri garanti edilerek alınmıştır.

Yukarıdaki finansal pozisyonla Raks Holding’in karşılaştığı ilk arz şoku 1997 yılında yaşanan Asya krizidir. Özellikle gelişmekte olan ülkeleri mali açıdan vuran bu kriz iki yıl sonra 1999 Gölcük depremi ile birleşince Türkiye’nin mali yapısı ve kredi sistemi yerle bir olmuş yıllık mevduat faizleri %80’in üzerine çıkmıştır. Raks riskli mali yapısı ile bu durumdan en fazla etkilenen firmalardan biridir. Bu iki büyük sistematik şok firmanın hem satışlarını azaltmış hem de borç/öz kaynak yapısını bozmuştur ancak bu iki problem iflas için henüz yeterli değildir.

Teknolojik Talep Şoku

Raks Holdingin rekabet ettiği sektör, insanlık tarihinin en hızlı teknolojik sıçramalarının gerçekleştiği bilişim sektörüdür. Elektronik eğlence, ev sineması, kayıt teknolojileri vb. gibi Raks Holdingin ilgili olduğu alanların tamamının merkezinde mikro işlemci, silikon ve bunlarla ilgili depolama teknolojileri bulunmaktadır. 1975-1985 yılları arasında mikro işlemciler 400 kat hızlanmıştır.[6] Mikro işlemci teknolojilerindeki %50 civarında bir iyileşme bile yeni ürünlerin ve uygulamaların hayatımıza girmesi için genellikle yeterli olmaktadır.

Raksın sistematik şoklarla karşılaştığı 1997-2000 yılları VHS ve manyetik kayıt teknolojilerinde en büyük kırılmalardan birinin yaşandığı CD/DVD-R devrimine denk gelmektedir. İlk CD’ler 1985-1990 yılında piyasaya sürülmüş olmasına rağmen teknolojinin olgunlaşması ve ticari olarak VHS marketini ele geçirmesi 1990-2000 yılları arasındadır.

Raks Holding tam da bu sıçramanın olduğu dönemde sistematik şoklara maruz kalmıştır. VHS ve manyetik kayıt teknoloji alt yapısını CD üretim altyapısına uyarlamak için dünyadaki teknoloji firmalarının tamamı yüksek kredilerle ve kaldıraçlarla çalışıyordu. Raksın rekabet ettiği kredi sistemi ise silikon vadisi ya da Asya Pasifik’teki rakiplerinden daha durgun ve cılızdı. Buna ek olarak sistematik şoklara karşı da daha kırılgandı.

1997’deki Asya krizi ve teknolojik dönüşüm/talep şoku üst üste bindi. Raksla rekabet halinde olan diğer firmalar sadece Asya krizinin oluşturduğu kredi sıkışmasıyla mücadele ederken, Raks buna ek olarak depreminde tetiklediği yerel bir mali sıkışmayla mücadele ediyordu. Bu durum firmanın acil olarak dönüştürmesi gereken üretim teknolojisinin dönüşüm sürecini yavaşlattı ve Raks CD pazarında ve tamamlayıcı teknolojilerinde VHS dönemindeki gibi market lideri olamadı, pazarı büyük ölçüde kurumsal firmalar, korsan üreticiler ve bireysellerden müteşekkil farklı oyunculara kaybetti.

Adet olarak VHS ve CD’ler “ev eğlencesi” sektörü açısından bize kıyaslanabilir bir market verisi vermektedir. Bir Adet VHS kasete genellikle bir adet film sığmaktaydı. CD’ler de ise daha yüksek kalite ile yine bir adet veya daha az filmi depolayabiliyordu. Buna ek olarak CD’ler oyun teknolojisinde kullanılırken VHS teknolojileri kullanılmıyordu. Bu sebeplerden adet bazında CD pazarının VHS kaset pazarından daha büyük olması beklenir. Raks VHS teknolojilerinin markette hakim olduğu dönemde toplamda 215 milyon adet VHS kaset (Video + Audio) üretebilecek kapasiteye sahipken CD teknolojilerinin hakim olduğu dönemde 40 milyon kapasiteye düşmüştür (CD + DVD-R).

SONUÇ

Kaza, iflas, ekonomik krizi vb. büyük sorunların neredeyse tamamı birden fazla faktörün birleşerek üst üste binmesi ile oluşmaktadır. Uçak kazalarının büyük çoğunluğu böyledir. Hem hava şartları, hem önleyici sistemlerde ihmal, hem de insan hataları genellikle farklı şekillerde kombine olarak kazaya sebep olur. Raksın iflas sürecinde gözlemlenen durumda buna benzerdir ve iflasa neden olan 4 ana faktörün birleşmesidir.

 2003 yılında Raks Holdingin özsermayesi satışlar, kurtarma operasyonları ve ek kredilerle pozitife dönse de sektöründe rekabetten dışlanmasıyla iflas sürecine girdi. En son firmanın ana üretim tesisi olan Manisa’daki fabrikalarına da eski teknoloji tesisler olması nedeniyle alıcı çıkmadı ve iflas için hukuki süreç başlamış oldu. Bu aşamada da daha önce bahsedildiği gibi teknolojiye dayalı varlıkların aşırı oynak market değeri Raks Holding aleyhine çalıştı ve 3 Mayıs 2007 tarihinde İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararıyla iflas kesinleşti.

[1] Haber Turk Ekonomi, Makro Haber 08.05.2007, Raks İflas Bayrağını Çekti.

[2] Free, John (November 1977). “How good are they? New long-play video-cassette recorders”. Popular Science. Times Mirror Magazine inc. p. 81

[3] Lessons Learned from the VHS – Betamax War”. Besser.tsoa.nyu.edu. Retrieved 2011-07-11.

[4] https://www.statista.com/statistics/214641/household-adoption-rate-of-computer-in-the-us-since-1997/

[5] Business Insider The 13 biggest tech company failures in the last 10 years.

[6] https://en.wikipedia.org/wiki/Microprocessor_chronology

Exit mobile version