Dünyanın rezerv parası dolar hakkında bitti, bitecek öngörülerini bolca duymuş, sonunda da hiçbir şey olmadığını görmüşsünüzdür. Dolar rezerv para özelliğini nasıl kaybeder, Korona böyle bir sonuca yol açar mı, bunları ele alacağız.
Rezerv para da olsa temel dinamikler pek değişmiyor. Bir para arkasındaki ülkenin ekonomisi kadar güçlüdür. Büyüyen, verimli ekonomilere sahip ülkelerin parası güçlenir, aksi durumda zayıflar. ABD ekonomisini bu açıdan ele alalım.
ABD tarihte kalıcı bir büyüme krizi yaşamadı. 2008 küresel krizini dahi hızlı atlattı ve yoluna devam etti. Bu nedenle, şimdiye kadar doların rezerv para özelliğinin tehlikeye girdiğine dair hiçbir emare görmedik.
Korona ABD ekonomisinde kalıcı bir hasara yol açabilir mi? Evet, açabilir. Korona krizini 2008’le karşılaştırınca ABD’yi nasıl bir tehlikenin beklediğini daha iyi anlayabiliriz. En önemli fark para politikasında.
2008 krizinde FED’in oldukça geniş bir etki alanı vardı. Politika faizini sıfırlamak o dönemde tek başına yeterli olmadı. Çünkü enflasyon %2 iken %0 nominal faizle reel faizi en fazla -%2’ye düşürebilirsiniz. Büyük şoklara karşı -%2 yetmez.
2008’de uzun vadeli faizler yüksekti. Fed uzun vadeli ABD hazine tahvilleri satın alarak, faizini düşürdü ve ekonomiyi canlandırdı. Bugün ise bu imkan çok kısıtlı, çünkü halihazırda on yıllık hazine tahvili faizleri %1’in altında.
FED elinin zayıf olduğunun farkında olduğu için korona tehdidi yaklaşırken bütün silahlarını devreye soktu. Bunun sebebi pek anlaşılamadı. Açıklayalım: amaç beklenen enflasyon düşmeden reel faizi olabildiğince düşürebilmekti. ABD’de beklenen enflasyon hedefe yakın seyrediyordu. Talep daraldığında beklenen enflasyon da düşecekti. FED faizi sıfırlamada ne kadar geç kalırsa reel faizi de o kadar az düşürebilecekti.
Nominal faiz %0 iken beklenen enflasyon %2’den %1’e düşerse reel faiz de -%2’den -%1’e düşer. FED bu nedenle henüz enflasyon beklentileri düşmeden faizi sıfırladı. Ama -%2’nin de sert bir talep şokuna karşı yetersiz kalacağının farkındaydı.
Peki bundan sonra ne olacak? ABD’nin kaderini maliye politikası belirleyecek. Para politikası likidite tuzağındayken bir ekonomi ancak genişlemeci maliye politikasıyla durgunluktan çıkabilir. ABD’nin mali genişlemeye gitmesi teknik anlamda çok kolay. ABD Hazinesi sıfıra yakın bir faizle rahatlıkla borçlanabilir. Ancak ABD rejiminde borçlanma Kongrenin onayına tabi. Kongre Korona’ya karşı 2.5 trilyon dolarlık bir mali paketi onayladı bile. Bu ABD açısından çok doğru bir adımdı. Ancak yeterli olmayabilir. Korona etkisi sürerse ikinci hatta üçüncü bir mali pakete ihtiyaç doğabilir. Kasım 2020’de başkanlık seçimleri varken demokrat Kongre yeni mali paketler çıkarır mı? Yoksa Trump’ın gitmesini mi bekler? Temel soru bu.
ABD ekonomisinin geleceğini büyük ölçüde kongre belirleyecek. Kongre seçimleri beklemeden yeni mali teşvikleri çıkarırsa ABD ekonomisi salgının olumsuz etkilerini çabuk atlatır. Aksi takdirde geç kalınan mali teşvikler dahi yetersiz kalabilir. Olumsuz senaryoda sonuç ABD’nin derin bir resesyona girmesi ve uzun yıllar resesyonda kalması olur. Büyük resesyonlar ekonomide kalıcı küçülmeye yol açar. Şirketler battıkça üretim kapasitesi kaybolur. Resesyon girdabı giderek içinden çıkılmaz bir hal alır.
ABD bu tür bir küçülme girdabına girerse dolar rezerv para tahtından düşer. Çünkü küçülen ABD ekonomisi bir yerden sonra doların da zayıflamasına yol açacaktır. Bu zayıflama şimdiye kadarkilerden farklı olacak. ABD resesyondan çıksın diye para arzı artırıldığında da doların değerinde düşme görülür. Bunu 2008-2013 arasında görmüştük. Ancak bahsettiğimiz böyle bir zayıflama değil. Ağır resesyon ortamında para arzı artırılamaz.
FED’in parasal genişlemesi kredi genişlemesine yol açmaz. Bankalar kredilerin geri dönmeyeceği endişesiyle FED’ten aldıkları fonları krediye dönüştürmez. Normal şartlar altında dolar arzı yeterince artmadığında değeri yüksek kalacaktır. Ancak küçülen bir ekonomide bu durum geçerli olmaz. ABD ekonomisi küçüldükçe dolar cinsinden varlıklar değer kaybetmeye başlar. Bir zaman sonra yatırımcılar doları eskisi kadar tercih etmez olur. Bu süreç dolar talebinin azalmasına doğru gider.
Talebi azalan doların değeri düştükçe değer saklama aracı olarak doları tercih edenler de zarar görmeye başlar. Bu noktadan sonra doların değerindeki düşüş hızlanır. Tekrar başa dönelim. Doların rezerv para olmaktan çıkmasını ne başlattı?
Doların rezerv para özelliğini kaybetmesi ABD ekonomisinin kalıcı bir darbe almasına bağlıdır. Korona şoku ABD’yi bu tür bir şoka sokabilir. Korona etkileri uzarsa ABD Kongresinin ikinci, üçüncü paketler ilan etmesi gerekecek.
Trump’ın Başkan seçilmemesi için bu paketler gecikirse ABD ekonomisi hızlı bir durgunluk girdabına girer. İşsizlik yükselir. Borçlu hane halkı bankalara kredisini ödeyemez. Bankalar sermayelerini kaybeder. Bankacılık sektörünün kurtarılması Kongrenin iznine bağlı. Bankalar kurtarıldıktan sonra özel kesimin kurtarılması da Kongreye bağlı.
Kongrenin onaylayacağı bütçe ile FED’in bankaları aradan çıkarıp doğrudan özel kesim tahvillerini fonlaması sağlandı. Bu amaçla 2 trilyon dolarlık bir izin de verildi. Korona süreci uzadıkça bu tutar yetersiz kalabilir. ABD ekonomisinin geleceği Korona etkilerinin uzamasına ve Kongreye bağlı. İktisadi anlamda ABD ekonomisini her türlü durgunluktan çıkaracak mali araçlar var. Ancak ABD’deki keskin güçler ayrılığı bu araçların kullanılamamasına yol açabilir.
Koronanın daraltıcı etkisi uzarsa, kongrenin takınacağı tutum ABD’nin ve doların geleceğini belirleyecek. Siyasi kutuplaşma ortamında Kongre yeni teşvik paketlerini çıkarmada tereddüt ederse ABD uzun yıllar sürecek resesyon girdabına girebilir.