Solow modeli sermaye birikiminin büyüme üzerindeki tesirini minimum olarak kabul eder ve bunu tasarruf seviyesinin – sermaye birikiminin büyümeyi yalnızca geçiş dönemlerinde etkilediğini söyleyerek yapar. Ancak Solow modeli aynı zamanda teknoloji alanında yaşanan gelişmelerin büyüme üzerindeki tesirini maksimum kabul eder çünkü teknolojik alanda yaşanan ilerlemeler ekonomik büyümeyi olumlu yönde etkileyecektir. Ancak Solow modelinde teknoloji alanında yaşanan gelişmeler dışsal ( nasıl ortaya çıktığı modelde açıklanmayan ) bir olgu olduğundan, Solow modeli iktisadi büyümenin nasıl meydana geldiğini açıklayamamaktadır. Büyümenin nasıl meydana geldiğini ve büyümeyi etkileyen politikaların neler olduğunu açıklamak yönünde önemli bir eksikliği olan Solow modeli bu eksikliklerin giderileceği yeni bir teorinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Amerikalı iktisatçı Paul Romer ve yeni klasik okulun kurucusu Robert Lucas’ın 1980’li yılların sonlarına doğru yaptıkları bu alternatif yaklaşıma, içsel büyüme teorisi denir.
Solow modelinde sermayenin bina-makine ve teçhizattan veya kısaca fiziksel sermayeden ibaret olduğunun kabul edilmesine karşılık, yeni büyüme teorisi diye de nitelendirilen içsel büyüme teorisinde, sermayenin hem fiziksel sermayeyi hem emek girdisinin sahi olduğu bilgi, tecrübe ve becerilerden oluşan sermayeyi – emek girdisinde var olan sermayeyi veya kısaca beşeri sermayeyi kapsadığı kabul edilir. Bilgiyi ve beşeri sermayeyi ön plana çıkaran içsel büyüme teorisi, Ak modeli diye bilinen basit bir model çerçevesinde örneklendirilebilir. Bu bağlamda üretim fonksiyonunun beşeri sermayeyi de kapsadığını ve aşağıdaki gibi olduğunu varsayalım,
Ayrıca işçilerin daha fazla sermaye ile çalışmalarının bilgi ve becerilerini arttırdığını ve dolayısıyla da beşeri sermayenin işçi başına sermaye ile aynı yönlü değiştiğini kabul edelim,
Bu üretim fonksiyonundaki A sabit terimi, bir birim sermaye ile üretilen çıktı miktarını gösterir, A=Y/K.
Bu denklemdeki A teriminin değerinin sabit olması, her ilave birimin sermayenin aynı miktarda çıktı üretmesi ve dolayısıyla da azalan verimler kanununun geçersiz olması demektir. Bu husus AK tipi içsel büyüme modeli ile Solow modeli arasındaki temel farktır. Bu temel farkın arkasında yatan husus, fiziksel sermayenin sadece üretime yardımcı olan bir araç olmadığı, fiziksel sermayenin aynı zamanda beşeri sermaye üzerinde olumlu bir yan etkisinin olduğu ve dolayısıyla da fiziksel sermaye artınca aslında beşeri sermayenin de artıyor olmasıdır: Tek bir girdinin ( fiziksel sermayenin ) artmasının aslında iki girdinin ( fiziksel sermayenin ve beşeri sermaye ) artması anlamına gelmesi ve dolayısıyla da fiziksel sermaye artınca azalan verimler kanununun işlememesi demektir.
Solow modelinde olduğu gibi AK modelinde de kişiler gelirlerinin s kadarlık bir bölümü tasarruf ettiklerinden ve geri kalan ( 1-s ) kadarlık bir bölümünü de tüketim amacıyla kullandıklarından, C= (1-s)Y, işçi başına tüketim fonksiyonu Solow modelindekinden farklı değildir:
Bu husus hesaba katıldığında işçi başına yatırım aşağıdaki gibi yazılabilir;
Dolayısıyla da teknolojinin sabit olduğu varsayımı altında, işçi başına sermaye stokunda meydana gelen değişme aşağıdaki gibi yazılabilir;
Bu denkleme göre kişi başına çıktı büyüme hızı Δy/y veya kısaca büyüme hızı sA ve (d + n) terimleri arasındaki ilişkiye bağlıdır. Eğer sA > ( d + n ) ise, yatırım gerekli yatırımdan büyük olacak ve dolayısıyla da işçi başına sermaye ve buna bağlı olarak işçi başına çıktı sürekli olarak artacaktır. Yani bir ekonomide sA > ( d + n )ise, ekonomi (teknolojik ilerleme olmaksızın) sürekli olarak büyüyecektir.