Silicon Valley Bank, SVB iflası gündemde. Peki bu durum bizi nasıl etkileyecek? Marketing ve reklam teknolojilerine yapılacak yatırımlar Silikon Vadisi’ndeki bankaların iflasından etkilenebilir.
Silicon Valley Bank’in (SVB) geçtiğimiz günlerde beklenmedik bir şekilde açıklanan çöküşü, başta bankacılık olmak üzere birçok sektörde şok etkisi yarattı. İflasın pazarlama alanına etkisi tartışılırken, hali hazırda makroekonomik sorunlarla mücadele eden mar-tech ve ad-tech gibi sektörler üzerindeki baskı daha da artacak. İflasla birlikte sermaye arttırımlarında beklenen yavaşlama sonucu, kısa vadede bahsedilen sektörlerde inovasyonların yavaşlaması bekleniyor.
Winterberry Group yönetici partneri Michael Harrison mailinde, SVB’nin gelmiş geçmiş en start-up canlısı banka olduğunu, diğer bankaların erken aşamalarda vermediği kredileri start-up’lara verdiğini belirtti. Buna dayanarak daha büyük ve kurumsal ajansların ya da marka pazarlamacılarının, yakın vade de kredi akışlarından etkilenmesi beklenmeyebilir.
Şirketler özelinde durum böyleyken, SVG’nin iflası, bahsedilen iki sektör de hali hazırda sorunlar yaşayan Birleşik Devletler ekonomisi için daha ciddi problemlere yol açabilir. Zaten bu sektörlerde kemer sıkma politikası izlenirken bu ve benzeri büyük olaylar mar-tech ve ad-tech alanlarının gelişimini etkileyecek, üstelik tam da cookie vb. web tabanlı analitik ölçümlerin taleplerinin had safada olduğu zamanda.
Progress Partners’dan Chris Legg, yatırımcıların ve şirketlerin son birkaç günde çizdiği belirsiz tablo nedeniyle, yatırımlarda ve risk almakta tereddüt ettiklerini söyledi. Tablo bu şekilde devam eder ve piyasada güven sağlanmazsa nispeten daha küçük şirketlerin önlerinde finansal anlamda zor günler var. Öyle ki çareyi büyük şirketlerle birleşmekte dahi arayabilirler. Dolayısıyla bu kriz anı büyük şirketler için bir fırsat niteliğinde. Olağan operasyonları devam ettirirken, zora giren işletmeleri çok daha cüzi miktarlara satın alabilirler, ve kendi pozisyonlarını markette güçlendirebilirler.
1983 yılında kurulan SVB daha düne kadar Birleşik Devletler’in en büyük bankalar sıralamasında 16. konumdaydı. Pozisyonlanması, yeni start-up’lar için ilk gidilmesi gereken yer olarak söyleniyordu. Öyle ki geçen yıl, ABD’de girişim teknolojileri ve sağlık hizmetleri halka arzların yaklaşık yarısını (%44) SVB finanse etti. Bu verilere göre, içinde bulunduğumuz kriz ABD’li yetkililerin iddia ettiği gibi küçük bir bankanın iflas hikayesi ya da her şeyin kontrol altında olduğu iddialarıyla çelişiyor. Kamuoyu bilgilenmek için haber kaynaklarına muhtaçken, piyasa sadece verilerle ilgilenir ve ne yazık ki veriler alarm veriyor.
Dijital pazarlamada çözümler üreten ve hedef gruba yönelik çalışmalar yapan AcuityAds şirketi tüm naktini SVB’de tutuyordu. Yaklaşık 55 Milyon $ olan bu rakamın tehlikeye girmesi ardından Cuma günü alım satım işlemleri durduruldu. Ardından ABD hükümetinin yardımlarıyla beraber kötü senaryonun gündemde olmadığı ve operasyonların sorunsuz bir şekilde devam etmesinin sağlandığı söylendi. Roku ve Roblox gibi diğer pazarlama şirketleri de benzer problemlerle karşılaştılar.
Düzlüğe çıkıldı denilse bile yaşanan bu durum pazarlama şirketlerinin bütçelerini önümüzdeki aylarda ciddi oranda etkilemesi bekleniyor. Halihazırda zaten Ocak ayında ulusal reklam harcamalarının %6 oranında düştüğü açıklanmıştı. SVB’nin neden olduğu kriz bu negatif yöndeki trendi daha da hızlandırıyor.
üm bu gelişmeler, özellikle erken aşama girişimlerin finansman modellerinde köklü değişikliklere neden olabilir. Silicon Valley Bank gibi kurumlar, geleneksel bankacılığın dışında, riskli kabul edilen ancak yüksek potansiyele sahip girişimlere sağladıkları finansmanla pazarlama teknolojileri alanında çok sayıda şirketin doğmasına olanak tanımıştı. Bu finansman zincirinin kırılması, sadece nakit akışı üzerinde değil, aynı zamanda inovasyonun yönü ve sektörel çeşitlilik üzerinde de baskı yaratacaktır.
Yatırımcıların risk iştahında gözlenen düşüş, yalnızca kredi ve nakit erişimini değil, aynı zamanda reklam teknolojisi alanında faaliyet gösteren firmaların değerlemesini de etkiliyor. Özellikle yapay zekâ destekli kampanya optimizasyonu, gerçek zamanlı veri işleme ve davranışsal hedefleme gibi mar-tech projeleri, ileri teknoloji ve sermaye gerektirdiğinden, bu alanlara olan yatırımlarda belirgin bir yavaşlama bekleniyor. SVB’nin ani çöküşü, şirketlerin ileriye dönük yatırım projeksiyonlarında revizyon yapmalarına neden olabilir. Bunun sonucu olarak, daha önce yatırım planı yapılmış ancak henüz başlatılmamış bazı projelerin ya askıya alınması ya da ölçeklerinin küçültülmesi ihtimali söz konusudur.
Bu durum aynı zamanda sektörde konsolidasyon dalgasını tetikleyebilir. Halihazırda sermaye erişiminde sıkıntı yaşayan küçük ölçekli firmalar, finansal baskılarla birlikte büyük oyuncularla birleşmeyi ya da satın alınmayı stratejik bir çıkış yolu olarak değerlendirebilir. Bu konsolidasyon, pazarlama teknolojileri pazarında rekabet yapısını da değiştirebilir. Büyük oyuncuların daha da büyüdüğü, niş alanlara yönelmiş küçük firmaların ise zamanla ortadan kalktığı bir yapı ortaya çıkabilir.
Ayrıca, kriz sonrası artan denetim talepleri ve düzenleyici baskılar da sektörün üzerinde ek yükler oluşturacaktır. Finansal kontrollerin sıkılaşması, yalnızca bankacılık sistemini değil, bankalardan fon alan teknoloji şirketlerini de etkileyecektir. Start-up’lar için yatırım toplamak daha karmaşık hale gelirken, melek yatırımcıların ve risk sermayesi şirketlerinin de davranışlarında temkinli bir eğilim gözlenebilir.
Tüm bu koşullar altında dijital reklamcılık sektörü, daha fazla performans odaklı, düşük maliyetli ve ölçülebilir çözümlere yönelebilir. Kısa vadede “ROI (yatırım getirisi)” öncelikli kampanya talepleri artabilir. Böylece veri odaklı pazarlama şirketleri avantaj sağlayabilirken, kreatif ve deneysel alanlara yatırım yapan firmalar bir süreliğine ikinci plana itilebilir.
Uzun vadede ise bu kriz, pazarlama teknolojilerinin sürdürülebilirliği ve finansal bağımsızlığı konusunda yeni düşünce biçimlerinin gelişmesine yol açabilir. Şirketler daha dayanıklı iş modellerine geçiş yapabilir, nakit rezervlerini artırma, farklı bankalarla çalışarak riski dağıtma gibi stratejiler benimseyebilir. Sonuç olarak, SVB’nin iflası sadece finansal bir çöküş değil, aynı zamanda pazarlama ve reklam teknolojilerinde stratejik bir dönüm noktası olarak da değerlendirilmelidir.