Amerika menşeili yayın devleri lokal dillerle çıkardıkları içerikler ile beraber gün geçtikçe büyüyor. Netflix, Amazon, Walt Disney Co. , AT&T, HBOMax hali hazırda genişleyen izleyici kitlelerini daha da büyütmeyi hedefliyor. Milyarlarca dolar harcadıkları lokal dille oluşturulmuş programları sayesinde daha fazla izleyiciye ulaşmayı hedefleyen şirketler lokal şirketlerin direnişleriyle karşı karşıya.
SK Global Entertainment eş başkanı Charlie Corwin tüketicilerin her daim global şirketleri tercih ettiğini ifade etti. Geniş bütçe ile beraber lokal yazar, yönetmen ve oyuncuları da tutmakta zorlanmayan büyük şirketler lokal şirketlere zor zamanlar yaşatıyor. ‘’Tüm Avrupa’da şu an herhangi bir yayın ekibi bulmak mümkün değil.’’ diyen Constantin Film’in yapımcısı Martin Moszkowicz global şirketlerini büyük bir delik gibi her şey çektiğini ifade etti.
Netflix ise yorum yapmayı reddediyor. Netflix’in bu sene içerik oluşturmak için 17 milyardan fazla dolarla yatırım yapması bekleniyor. Disney’in Aralık’ta açıkladığına göre 2024’e kadar Disney+’ın içerik üretimine ayrılan miktar 9 milyar dolar. İki şirketin bu miktarların bir kısmını ABD dışı yapımlar için ayıracağı tartışılmaz bir gerçek.
HBO Max ise sadece önümüzdeki iki yıl için Latin Amerika için yerel dille 100’den fazla içerik çıkaracağını duyurdu. Ayrıyeten Amazon 2017’den bu yana yerel dildeki içerik hacmini ikiye katladığını açıkladı.
Dünya çapındaki toplam abonelik sayıları ise her geçen gün artmaya devam ediyor. 2016’da 400 milyon olan bu sayı günümüzde 1,1 milyarın üzerinde. Hali hazırda yükselen abone sayısını göz önünde bulundurduğumuzda Kuzey Amerika Pazarı doygun hale gelince şirketlerin deniz aşırı ülkelere daha da fazla yöneleceğini söylemek mümkün. Örneğin şu an için HBO Max Türkiye’ye gelmemiş olmasına karşın ileride gelmesi olası.
Brezilya’nın en büyük yayın organı, Grupo Globo, dijital platformları Globoplay için büyük miktarda yatırım gerçekleştirdiklerini açıkladı. Amerikan devleriyle rekabet içinde olan firmanın dijital dağıtım başkanı Erick Bretas popüler Amerikan film ve tv şovlarının lisansını alamamanın üzerlerinde baskı oluşturduğunu söyledi. Ek olarak 100 yeni projeyi platformları için geliştirdiklerini açıklayan Bretas ‘’Netflix ve Amazon çok güçlü firmalar fakat bizim lider olmayı hedeflemekten başka seçeneğimiz yok.’’ ifadelerinde bulundu. Abone sayılarını direkt olarak açıklamamalarına rağmen son iki aydaki abone sayısının %400 arttığını ifade ettiler.
Avrupa Yayın Birliği – British Broadcasting Corp. ve France Télévisions dahil
50’den fazla yayıncı kuruluşun temsilcisi olan bir kuruluş – koordinatörü Elly Veryvolet Avrupa’daki yayıncıların ortaklık oluşturmalarını ve dijital yayıncılığa daha fazla yatırım yapmaları gerektiğini belirtti. Global şirketlerin Avrupa’daki pazar paylarının gün geçtikçe büyüdüğünü söylemek mümkün.
Avrupa’da yayıncılık alanındaki işçi hakları bölgesel hükümetler ve sendikalarca koruma altına alınmış durumda. Örneğin Almanya’daki yerel sendikalar Netflix’in ödül politikasının (Netflix herhangi bir dizisinin aşırı izlenmesi sonucu yazarına, ekibine herhangi bir prim vermiyor) aksine bir dizinin sezonunun en az %90’ı 10 milyondan fazla izlendiğinde şirketin oyunculara ve diğer çalışanlara bonus ödemesi gerektiği üzerine bir antlaşma yaptı. Bu antlaşmayı oluşturan ana unsur ise Netflix’in Almanca yayınlanan ve dünya çapında üne kavuşan Dark adlı dizisi. Parrot Anayltics’in verilerine göre Dark ABD’de vasat bir Amerikan dizisinden yayınlandığı dönemde 10,9 kez daha fazla izlenmiş.
Avrupa Birliği kurallarına göre Netflix gibi şirketler oluşturdukları içeriğin en az %30’unu Avrupa İçeriği (European Content) olarak nitelendirmeli ve elde ettikleri gelirleri tekrardan bu içeriklere yatırmalıdır. Avrupa’daki devletlerin özelinde bu konuda en agresif devlet olan Fransa ise Netflix’in Fransa’dan elde ettiği gelirlerin %25’ini tekrardan Fransız yatırımlarına ayırmasını zorunlu tutan mevzuatı onayladı. Avrupa özelinde yeni çıkan veya eskiden oluşturulmuş dizilerin Netflix ve Disney’de önemli oranda artmasını bununla açıklamak mümkün. Geçtiğimiz günlerde iki şirket de onlarca yeni Avrupa projesi duyurdu.
Netflix’in Lupin ile 70 milyon izlenmeye ulaşması ve bir Avrupa içeriğinin The Queens Gambit’i geçmesi lokal dille oluşturulan dizilerin global çapta etkisini gösterecek nitelikte. Bu listeye La Casa de Papel’i de eklemek mümkün. Bunun yanında ülkemizde gördüğümüz kadarıyla BluTV gibi lokal yayıncı şirketlerin savunma mekanizması ise kendisine özgü dizi veya şov üretmenin yanında hali hazırda büyük popülariteye sahip dizileri (Chernobyl, Westworld) kendi platformunda yayınlamak. HBO Max gibi daha Türkiye pazarına girmemiş şirketlerin dizi haklarını bulundurma stratejisiyle devam ettikleri görülüyor.
Netflix ve diğer büyük şirketlerin sermaye gücüyle pazarı domine etmesine Avrupa’da olduğu gibi küçük sendikaların veya küçük yayıncı şirketlerin birleşmesiyle karşı koymak halen mümkün gözüküyor.