Rus Gazı, başta Avrupa olmak üzere birçok ülke için büyük önem arz eder. Özellikle siyasi kriz anlarında Rusya – Avrupa arasında doğalgaz kritik bir rol oynar. Ukrayna krizinin başlamasından itibaren Rusya’dan Avrupa’ya geçen enerji akışında birçok değişiklik meydana geldi.
Doğalgaz Satışında Düşüşler ve Yükselişler
Gazprom, doğalgaz satışının geçen senenin Ocak – Nisan dönemine göre Avrupa Birliği ve Türkiye için %26,9 oranında azaldığını açıkladı. Şirket, bu dönem için gaz üretiminin ise geçen yılın aynı dönemine oranla %2,5 düştüğünü söyledi. Rusya’da iç piyasa açısından da düşüş gerçekleşti. Şubat ayının mevsim normallerinin üstünde sıcak olmasından dolayı ülke içindeki tedarik de 3,76 oranında düştü.
Avrupa bölgesinde düşüşler meydana gelirken Çin’e yapılan ihracatta ciddi yükselmeler görüldü. Sibirya boru hattı üzerinden Çin’e yapılan gaz ihracatı %60 oranında arttı. Rus yetkililer tarafından Asya pazarındaki ihtiyaç nedeniyle Rusya’nın ihracat konusunda Avrupa’ya daha az satış yapabileceği belirtildi.
Mevcut durumda Rusya, Avrupa gazının %40’ını, petrolün ise %27’sini karşılamaktadır.
AB Ülkelerinin Rus Gazına Bağımlılığı Düşürme Çabaları
Almanya Ekonomi Bakanlığı’nın hazırladığı bir rapora göre Rus petrolüne olan bağımlılık %35’ten %12’ye, Rus kömürüne olan bağımlılık %50’den %8’e düştü. Rus doğalgazına olan bağımlılık ise %55’ten %35’e indi.
Nisan ayında İtalya başbakanı Cezayir ile gaz ithalatını %40’a yükseltmek için anlaşma imzaladı. Bu, İtalya’nın Ukrayna krizinden sonra Rus gazına bağımlılıktan kurtulmak için yaptığı ilk hamle oldu.
AB ülkelerine Rus gazının girişi Nisan 2021’den Nisan 2022’ye kadar %45’ten %31’e düştü. Bunun yanı sıra boru hattından gelen gaz oranı sene bazında %40’tan %26’ya düştü.
Doğalgaz ithalatı azalmış olsa da sıvılaştırılmış doğalgazın ithalat oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre %36 oranında arttı. Bu oran Avrupa’nın enerji alımını çeşitlendirme çabasının meyve vermeye başladığını göstermektedir. Ayrıca Avrupa Komisyonu yine aynı kapsamda İsrail ve Mısır ile Doğu Akdeniz’den sıvılaştırılmış doğalgaz almak için memorandum imzaladı. Diğer alternatifler bakımından Avrupa, gazı farklı yerden alması durumunda daha fazla ödeme yaparak alım yapacak. Amerika’dan alması durumunda ABD vatandaşlarının yaptığı ödemelerden daha pahalı tarifelerle karşılaşacak.
Kaynak: IEA
Güncel Durum
AB üye devletleri enerji arzına yönelik bağımlılığı azaltmak amacıyla önümüzdeki kış gaz talebini %15 azaltma kararı aldı. Rusya ise bu karara tepki olarak Avrupa’ya giden gazı kesme kararı aldıklarını açıkladı.
Kuzey Akım 1 Boru Hattı
Kuzey Akım, St. Petersburg’dan başlayıp Almanya’nın doğusuna kadar uzanan 1200 km uzunluğundaki bir yoldur. Boru hattının çoğunluk hissesi GAZPROM’a aittir. Almanya, doğalgaz ithalatının büyük çoğunluğunu bu hat üzerinden temin etmektedir.
Gaz Kesintileri
GAZPROM, bakım işlerini gerekçe göstererek Kuzey Akım Boru Hattı’nı 10 gün süreyle kapattı. Boru hattının açılmasından sonra ise Rusya, doğalgaz arzını %20’ye düşüreceğini açıkladı. Bu kesintilere Avrupa’dan da tepkiler geldi. Alman hükümeti bakım işleri gerekçesinin gerçekçi olmadığını savundu. Zelenskiy ise Rusya’nın Avrupa’ya açıkça enerji alanında savaş açtığını öne sürdü.
Avrupa’nın %15 oranında gaz kesintisi kararı almasının ardından Putin, gazı ruble ile alan Avrupa devletlerinin rublenin değerinin korunmasına destek olduklarını söyledi. Bu şekilde ödeme yapmayı reddeden Bulgaristan, Polonya ve Finlandiya’nın gazı kesildi. Gaz kesintilerinin yanı sıra diğer enerji türleri de tartışma konusu oldu. Örneğin Putin “Rus petrolünün alınmasının sınırlandırılması hakkında çılgın fikirler duyuyoruz, petrol fiyatları birden uçabilir.” diyerek Avrupa’yı diğer enerji alanlarında da uyardı.
Enerji Güvenliği ve Jeopolitik Dengeler
Rusya ile Avrupa arasındaki enerji ilişkileri sadece ekonomik değil aynı zamanda jeopolitik anlamda da stratejik bir önem taşımaktadır. Rusya’nın enerji arzında uyguladığı kısıtlamalar, Avrupa ülkeleri açısından enerji arz güvenliği sorununu daha görünür hale getirmiştir. Bu bağlamda enerji güvenliği, yalnızca arzın miktarı ve sürekliliğiyle değil, aynı zamanda kaynağın politik istikrarsızlıklardan ne derece etkilendiğiyle de doğrudan ilişkilidir. Bu çerçevede AB’nin son yıllarda enerji kaynaklarını çeşitlendirme ve enerji verimliliğini artırma yönünde attığı adımlar, sadece çevresel ya da ekonomik değil, aynı zamanda stratejik ve güvenlik temelli bir yaklaşım olarak da değerlendirilmektedir.
2022 itibarıyla yaşanan krizler, Avrupa’nın Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak için alternatif enerji rotalarını ve kaynaklarını hızla gündeme almasına neden olmuştur. Norveç’ten gelen boru hattı kapasitelerinin artırılması, Azerbaycan ve Türkmenistan gibi ülkelerden Transkafkasya üzerinden Avrupa’ya doğalgaz taşıyacak Güney Gaz Koridoru’nun genişletilmesi gibi projeler daha fazla tartışılmaya başlanmıştır. Ayrıca AB ülkeleri arasında enerji paylaşımı ve ortak gaz alımı gibi koordineli stratejiler de geliştirilmekte ve bu konuda hukuki altyapılar oluşturulmaktadır.
Uzun Vadeli Etkiler ve Küresel Enerji Politikası
Rusya’nın enerji kaynaklarını bir dış politika aracı olarak kullanması, özellikle Batılı ülkeler nezdinde enerji politikalarının güvenlik politikalarıyla entegrasyonunu zorunlu kılmıştır. ABD ve Kanada gibi ülkelerden LNG alımlarının artması, sadece ticari bir değişiklik değil aynı zamanda yeni bir siyasi-enerji bloğunun şekillendiğini göstermektedir. Bu yeni düzende enerji diplomasisi, klasik diplomasiyle iç içe geçmiş durumdadır.
Öte yandan, Rusya da ihracat yönünü Asya-Pasifik bölgesine çevirmekte ve Çin ile olan enerji iş birliğini stratejik bir ortaklık düzeyine taşımaktadır. “Power of Siberia 2” gibi yeni boru hattı projeleri, Çin’in enerji güvenliği için olduğu kadar Rusya’nın da alternatif pazar arayışı açısından kritik öneme sahiptir. Rusya’nın Hindistan gibi enerji açlığı yüksek ülkelerle de temaslarını artırması, enerji jeopolitiğinin küresel eksende yeniden şekillendiğini ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, enerji akışındaki bu dönüşüm sadece geçici bir arz-talep uyumsuzluğundan ibaret değildir. Yaşanan gelişmeler, enerji pazarlarında uzun vadeli stratejik kırılmaların habercisi olabilir. Avrupa’nın enerji tüketiminde yeniden yapılanma süreci, enerji tasarrufu, yenilenebilir yatırımları ve dijital enerji sistemlerinin gelişimini de hızlandıracaktır. Rusya açısından ise bu değişim, mevcut ekonomik yapının dış ticaret gelirleri üzerinden yeniden yapılandırılmasını gerekli kılacaktır. Enerji, artık sadece bir ticaret kalemi değil, aynı zamanda küresel politik güç dağılımının belirleyici unsurlarından biri haline gelmiştir.