Toplam arzı bekleyişler ile ilişkilendiren model, katı ( yapışkan ) ücret modelidir. Yeni keynesyen modelin kurucularından Stanley Fisher tarafından 1977 yılında geliştirilen katı ücret modelinde, nominal ücretin işçilerle firmalar arasında imzalanan toplu iş sözleşmelerinde belirlendiği ve sözleşme dönemi boyunca ( 2-3 yıl ) sabit olduğu noktasından hareket edilir. Bir başka deyişle, katı ücret modelinde nominal ücretin değişen iktisadi koşullara uyum sağlayarak yükselmesi veya düşmesi ancak uzun dönemde söz konusu olur: Ücret düzeyi kısa dönemde esnek değil katı veya yapışkandır.
Diğer taraftan toplu iş sözleşmelerinde belirli bir nominal ücret üzerinden belirli bir süre için anlaşan işçiler ve firmalar, aslında sözleşme döneminde fiyat düzeyinin ileride ne olacağını bilmezler: İşçiler ve firmalar sözleşme döneminde fiyat düzeyinin ne olacağı konusunda bir tahmin yaparlar. Dolayısıyla da para hayali içinde olmayan işçiler ve firmalar, belirli bir nominal ücret haddinde anlaşmaya varmak suretiyle, aslında bekledikleri fiyat düzeyi P(e) üzerinden belirli bir hedeflenen reel ücrete W(r) ulaşacaklarını düşünürler.
İmzalanan toplu iş sözleşmesinde nominal ücret belirlendikten sonra, firmalar fiili fiyat düzeyini ( P ) öğrenilirler. Dolayısıyla da firmalar açısından reel ücret aşağıdaki gibi ifade edilebilir;
Bu denkleme göre, beklenen ve gerçekleşen fiyat düzeyleri arasındaki fark, reel ücretin (W/P)hedeflenen reel ücretten W(r) farklı olmasına yol açar. Gerçekleşen fiyat düzeyi beklenen fiyat düzeyinden büyük ise, reel ücret hedeflenen reel ücretten küçük olur: P >P(e) , W/P < W(r)
Katı ücret modelinde yukarıdaki açıklamalardan hareketle toplam arz eğrisi türetilirken, toplu iş sözleşmelerinde hem istihdam düzeyinin hem de nominal ücretin değil sadece nominal ücretin belirlendiği ve dolayısıyla da sendikaların belirlenen nominal ücret üzerinden firmaların istedikleri kadar emek arz edecekleri, kısaca istihdam düzeyinin firmalar tarafından belirlendiği, firmaların daima emek talep eğrisi üzerinde oldukları varsayılır. Bu varsayım altında, fiyat düzeyinde meydana gelen beklenmeyen bir artış sonucu gerçekleşen fiyat düzeyi beklenen fiyat düzeyinden büyük ve buna bağlı olarak reel ücret hedeflenen reel ücretten küçük olduğunda ( P > P(e) , W/P < W(r) ), firmalar daha fazla emek çalıştırırlar ve dolayısıyla da istihdam ve hasıla düzeyi artar. Bir başka deyişle, fiyat düzeyinin beklenen fiyat düzeyinden büyük olması hasılanın yükselmesine yol açar veya bu söylenenlerin tam tersi olur.
Katı ücret modelinde kısa dönem arz eğrisinin pozitif eğimli olmasının nedeni, işçi yanılma modelinde olduğu gibi, emek piyasasındaki aksaklıktır. Buna karşılık firma yanılma modelinde kısa dönem arz eğrisinin pozitif eğimli olmasının nedeni, mal piyasasındaki aksaklıktır.