Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram
    DataKapital Blog
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Alternatif Veri ve Hisse Analizi
      • Google Trends Verisi
      • Kitle İlgisi ve Etkileşim
      • Sentiment Analizi
      • Temel & Teknik Analiz
    • Fon Hareketleri
      • Fon Giriş-Çıkış
      • Fon Pozisyonları
      • Yatırım Eğilimleri
    • Jeoekonomik & Makro Veriler
      • Makro Ekonomik Analizler
      • Jeopolitik Risk Analizi
      • Küresel Trendler
    • Finansal Veri Okuryazarlığı
      • Veri Türleri ve Kavramlar
      • Analiz Teknikleri
      • Python ile Veri İşleme
      • Finansal Otomasyon
    • Hisse Yorum ve Korelasyonlar
      • Korelasyon Analizleri
      • Veri Destekli Okumalar
      • Algoritmik Trading
      • Senaryo ve Örüntü Testleri
    DataKapital Blog
    Anasayfa » Kredi Genişlemesi Enflasyona Yol Açar Mı?
    Jeoekonomik & Makro Veriler

    Kredi Genişlemesi Enflasyona Yol Açar Mı?

    makro ihtiyatiYazar : makro ihtiyati14 Mart 2023Güncelleme : 3 Ağustos 2025Yorum yapılmamış4 Dakika
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Kredi Genişlemesi Enflasyona Yol Açar mı?
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Koronaya karşı kredi genişlemesine gitmek enflasyona yol açar mı? Cevabımız, krizden çıkış aşaması için hayır. Ekonomi yönetiminin iki amacı vardır: Üretim kapasitesini korumak ve üretim kapasitesine karşılık gelecek talebi oluşturmak. Kredi genişlemesi ile işletmeleri ayakta tutarsınız ve onların mallarını satın alacak talebi oluşturursunuz.

    Talep üretim kapasitesini aşmadığı sürece enflasyonist etki ortaya çıkmaz. İki amaç başarıldığında talep üretim kapasitesini aşmaz ve enflasyon da artmaz. Öncelikle enflasyon nasıl oluşur, onu açıklamalıyız. Enflasyon talep üretim kapasitesini aştığında oluşur. Burada dikkat edilmesi gereken, üretimi değil üretim kapasitesini aştığında oluşması. Arz ve talep birbirine eşittir. Ama üretici kapasitesini aşıp da üretim yapmaya başladığında fiyatları artırır.

    Çünkü kapasite üzerinde üretim yapmak maliyetleri artırır. Bu durumda yapılması gereken temelde üretim kapasitesinin üzerinde bir talep oluşturmamaktır. Bu cümleden ilk etapta sadece talebin kontrol edilmesi gerektiği anlaşılır. Halbuki üretim kapasitesini muhafaza etmek de aynı ölçüde önemli. Üretim kapasiteniz düşerse talebi de aynı ölçüde düşürmek zorunda kalırsınız. Üstelik kapasite kalıcı düşerse talebi de kalıcı şekilde düşürmek gerekir.

    Üretim kapasitesinin kalıcı düşmesi demek işletmelerin batması demektir. Enflasyon açısından talep yönetiminden de öncelikli olarak üretim kapasitesini muhafaza etmek gelir. Çünkü kaybolan talep eski haline kolayca getirilir.

    Ancak batan bir şirketi tekrar kurmak çok zordur. Şirketler batarken varlıkları yok pahasına satılır. Ama tekrar kurulacağı zaman çok daha yüksek bir maliyetle karşılaşılır. Bu yüzden enflasyonun kontrolü için birinci şart üretim kapasitesini korumaktır.

    Bir örnek üzerinden anlatalım. Bir ekonominin toplam üretim kapasitesi 100 TL olsun. Enflasyon olmaması için bu ekonomide en fazla 100 TL talep oluşması gerekir. 95 TL talep enflasyonu düşürür, 105 TL talep yükseltir.

    Peki 50 TL talep ne yapar? Cevap çok ilginç, enflasyonu önce düşürür, sonra kalıcı bir şekilde yükseltir. Neden? Çünkü 50 TL talep karşısında işletmelerin bir kısmı hayatta kalamaz, iflas eder veya kapanır. İşletmeler kapanana kadar enflasyonun çok sert düştüğünü görürüz. Ancak talep 50’de kalmaya devam ederse üretim kapasitesi de düşmeye başlar. Diyelim ki kapasite 100’den 80’e düştü. Bu ekonomide artık enflasyon sınırı 80’dir.

    Eskiden 100 TL üzeri talep enflasyona yol açarken bundan sonra 80 TL üzeri talep enflasyona yol açacaktır. Talebi 100’e çekince üretim de o noktaya gelir diye düşünebilirsiniz. Maalesef öyle olmaz.

    Üretim kapasitesini enflasyona yol açarak arttırmaya kalkarsanız bir yerden sonra korkunç bir enflasyona doğru gidersiniz. Bu tür denemeler Türkiye’de 2000’lere kadar yapıldı ve asla müspet bir netice alınamadı. Bu yüzden önce üretim kapasitesini artırmak zorundasınız.

    Kredi genişlemesi ile işletmeler ayakta tutulursa öncelikle üretim kapasitemizi koruyacağız. Tabi, talebi canlandırmak için de kredi genişlemesine gideriz. Şimdi kredi genişlemesi ne zaman enflasyona yol açar, cevaplayabiliriz.

    100 TL üretim kapasitesi korunduğunda talebi 100 TL’ye kadar çekebiliriz. Talep 101 TL olan kadar enflasyonist etki söz konusu olmaz. Enflasyonist etki söz konusu olursa bunun çözümü çok basittir, yaptığınızın tersini yapmak, kredileri bir miktar daraltmak.  Enflasyon hastalığı gecikmeli tedavi edilebilir; ancak durgunluk için aynısı söylenemez. Durgunluk uzadıkça şirketler batar, beklentiler kötüleşir. Batan şirketleri geri getiremezsiniz. Kaybolan üretim kapasitesini yerine koymanız yıllar alır.

    Kaybettiğiniz üretim kapasitesi nispetinde milli hasıla kalıcı düşer. Benzer şekilde daralan talebi de kolay canlandıramazsınız. Tüketici güveni bir kez düştüğünde kredi kanalı açık da olsa tüketim kredisi talebi oluşmayabilir. Bu nedenlerle, korona gibi sert talep şoklarında enflasyondan korkmamalıyız. Aksine enflasyon talebin istenilen düzeye geldiğinin bir göstergesi. Enflasyonu gördüğünüzde önce sevinebilir sonra da enflasyonu düşürürsünüz.

    Bu tür kriz dönemlerinde kredi genişlemesi yalnızca geçici bir tedbir olarak değil, aynı zamanda stratejik bir müdahale aracı olarak düşünülmelidir. Ekonomik döngülerde yaşanan ani şoklara karşı verilen bu tür tepkiler, aslında uzun vadeli sürdürülebilirliği hedefleyen kısa vadeli uygulamalardır. Ancak bu uygulamaların başarısı, finansal sistemin etkin işleyişine ve kredi mekanizmasının doğru yönlendirilmesine bağlıdır. Talep yetersizliğinin devam etmesi halinde, kredi genişlemesi de tek başına yeterli olmayabilir. Bu yüzden sadece kredi değil, aynı zamanda gelir destekleri, vergi ertelemeleri ve stratejik sektörlere doğrudan kamu harcamalarıyla destekleyici bir çerçeve kurulmalıdır. Önemli olan nokta, likiditenin doğru yerlere gitmesidir; yani üretken kapasiteyi koruyacak işletmelere ve talebi canlı tutacak hanehalkı segmentlerine yönelmesi. Ayrıca, bu dönemde fiyat istikrarı endişesi ikinci planda tutulmalı; çünkü fiyatlardaki geçici oynaklık, kapasite kaybından doğacak kalıcı zarara kıyasla çok daha az maliyetlidir. Dolayısıyla politika yapıcılar açısından bakıldığında, kredinin yönü ve kapsamı dikkatli tasarlanmalı; ani frenleme yerine, esnek ve adaptif bir yönetim anlayışı benimsenmelidir. Tüm bu süreçte toplumun farklı kesimlerine güven veren, öngörülebilir bir politika çerçevesi oluşturmak da ekonomik toparlanmanın hızını doğrudan etkileyecektir. Kısacası mesele sadece para arzı değil, o paranın üretim ve talep kanallarında nasıl etkinleştirileceğidir.

    Arz-Talep Enflasyon Makro İhtiyati
    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki İçerikEğitim Teknolojilerine Yapılan Yatırımlar Artıyor
    Sonraki İçerik Covid Doları Tahtından İndirir Mi?

    Benzer İçerikler

    Borsa Yabancı Ortalama Elde Tutma Süresi

    Türkiye’de Spekülatif Sermaye ve Finansal Riskler

    23 Temmuz 2025
    Türkiye'de enflasyon

    Enflasyon Neden Düşmedi? Türkiye Ekonomisi’nde Politika Hataları ve Riskler

    17 Nisan 2025
    Anonim şirketlerde çift imza

    Anonim Şirketlerde Temsil Yetkisinin Kullanılması

    20 Ağustos 2024
    A.Ş'lerde azınlık hakları

    Anonim Şirketlerde Azınlık Hakları

    13 Ağustos 2024
    Yorum Yap Cancel Reply

    Güncel yazılar

    FROTO ikinci çeyrek kar marjları
    FROTO 2025 İkinci Çeyrek Analizi
    7 Ağustos 2025
    Drichlet dagilimi
    İstatistik Modelleme
    6 Ağustos 2025
    Bist'te kim kazanıyor? Yerli mi? Yabancı mı?
    Borsa İstanbul Yerli Yabancı Kazançları
    4 Ağustos 2025
    Katılım Endeksi Hisseleri Özkaynaklar
    Katılım Endeksi Hisseleri Rasyo Analizi
    1 Ağustos 2025
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    • YouTube

    Popüler yazılar

    FROTO ikinci çeyrek kar marjları Alternatif Veri ve Hisse Analizi
    FROTO 2025 İkinci Çeyrek Analizi
    Yazar : Yakup Kaan Baycan7 Ağustos 20250

    Özet ve Genel Değerlendirme FROTO 2025 İkinci Çeyrek Analizinde ilk göze çarpan kalemler satışlar ve…

    Drichlet dagilimi

    İstatistik Modelleme

    6 Ağustos 2025
    Bist'te kim kazanıyor? Yerli mi? Yabancı mı?

    Borsa İstanbul Yerli Yabancı Kazançları

    4 Ağustos 2025
    Katılım Endeksi Hisseleri Özkaynaklar

    Katılım Endeksi Hisseleri Rasyo Analizi

    1 Ağustos 2025

    Hakkımızda

    Datakapital A.Ş alternatif veri kaynaklarını, makine öğrenimi disiplinleriyle işleyerek kullanıcılar için çeşitli alanlarda veri bazlı karar destek sistemleri üretir. Alternatif veri vurgusu firmanın vizyonunu belirgin bir şekilde ortaya koyan önemli bir detaydır. Araştırma alanı fark etmeksizin konuya her zaman doğrusal ve konvansiyonel olmayan verileri tespit ederek ve bunları merkeze alarak yaklaşmaya çalışırız.

    Güncel yazılar

    FROTO ikinci çeyrek kar marjları

    FROTO 2025 İkinci Çeyrek Analizi

    7 Ağustos 2025
    Drichlet dagilimi

    İstatistik Modelleme

    6 Ağustos 2025

    Kategoriler

    • Alternatif Veri ve Hisse Analizi
    • Finansal Veri Okuryazarlığı
    • Fon Hareketleri
    • Jeoekonomik & Makro Veriler
    • Hisse Yorum ve Korelasyonlar
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
    • DataKapital
    • Bist
    • Raporlar
    • Blog
    • Fikri Haklar
    • Hakkımızda
    • İletişim
    © 2025 DataKapital

    Yukarıya yazın ve aramak için Enter tuşuna basın. İptal etmek için Esc tuşuna basın.

    Go to mobile version